Lavinya Dergisi

KAL KENDİNLE...
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Nerede doğdun, hangi iklimde atmaya başladı kalbin? Gözlerin ilk kez dünyanın hangi karanlık yanına değdi? Kulaklarına aşina olan ilk ses neydi ve nasıl bulaştı ilk sesin yankısı dudaklarına? Ey sen insanoğlu veyahut insankızı hangi isimle hangi vasıfla gönderildin dünya denen bu girdaba? Varlığından bir haber yaşamaya başlamışken hangi vaka düşürdü dudaklarına tebessümü? Ya da hıçkıra hıçkıra farkında olarak ilk ne zaman gözlerinden yanaklarına yol aldı damlalar? Anne dediğin kadını, baba dediğin adamı nasıl ayrımsadın nice insandan? Ne vakit farkına vardın benliğinin de, ben demeye başladın bunca hiçliğine rağmen? Ey sen hem yaratılmışların en mükemmeli olup hem hiçliğin doruklarında gezinen... Hangi vaktin hangi anında sordun bu soruları ya da nicesini kendine? Hangisinin cevabı var beyninin labirentlerinde? Cevap bulmak, soru sormak adına hiç hemhal oldun mu kendinle? Sahi alıp kendini karşı koltuğa baş başa oturdun mu onunla? Nice insanla yürümüşken aynı yolda hiç kendinle kendini adımladın mı sonunu bilmeden de olsa adım attığın yollarda? Bu denli var iken bu kadar yok olmanın sitemi düştü mü hiç kalbine? Sahi neresindesin bu dünyaya ait sitemlerin, neresindesin benim dediğin hayatın? Kaçıncı yılında hangi günündesin inanan ve inanmayan tüm insanlar için gerçek olan o ölüm yolculuğunun? Bu denli bilmezken, bu denli bilinmezlikteyken nasıl ekledin tüm yüklemlerin sonuna şahıs ekini? Ah Sen... Sana sunulmuş hayatın bilmem kaçıncı sayfasında, bilmem hangi rolüyle baş başa kalmışsın kim bilir... İnandır kendini hiçbir şey baki değil, inandır kendini bir sen var ki senden içeri bul onu. Bul kendini ve bil bilmen gereken nice şeyi. Bil ki küçülsün dünya gözünde, bil ki büyü kendin kendi gözünde. Yık tüm inandıklarını, yap yapamam dediklerini, söyle söyleyemem dediklerini, unut unutamam dediklerini. Unutma sende saklı bunca alem. Sen sana öğretilenden çok daha fazlasısın. Ah bilsen ah bulsan kendini ,anlarsın bu harfleri yan yana getirtenin ne anlatmak istediğini. Ah bilsen cümle kurandan öte bir cümle kurduranın olduğunu. İşte o vakit anlam bulur sendeki sen, işte o vakit anlam bulur bu acizliğine rağmen bu yüceliğin, diplerine rağmen zirvelerin. Haydi aç gözlerini gözler ki bakmak ile görmek arasında kalmış, yıllarca bakmış ama belki sadece sadiselerce görebilmiş. Haydi birkaç dakikalığına belki al sessize sen dışı cümle mahlukatı. Haydi gelmeden vakit bitmeden ömür bir kere dahi olsa kendin duy kendi sesini. Kendin sor yine kendine ve cevapla en mertinden. Haydi kal bir nebze kendinle...