Lavinya Dergisi

MUT-LU-LUK
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Mutluluk dünya insanında aranmayacak kadar uzaktayken, gülen yüzlere şahit oluyordu gözlerimiz karşılaştığımız çoğu çehrede. Ya bencildik, kendimizden gayrısını sessize alıp bir kendine açıktı gözlerimiz ya da mutluluk dediğimiz şeyi sadece dudaklarımıza verdiğimiz yay şeklinden ibaret sanıyorduk. Tam olarak kestiremiyorum, hangi insan ne şekilde buluşturuyordu yüzünü tebessümle ama çoğumuzda bilinç dışı bir eylemdi kanımca. Hamurumuzun olmazsa olmazı alışmak eylemi alıştırmıştı yüzümüze bu ifadeyi. Yüzümüzdeki o ifadeye bakıp mutlu diyorlardı, onun yokluğu ise mutsuzluktu. Yaralarımıza merhem olup tebessümlerimizin sahipleri de vardı evet ama öte yandan insan insana genelde acıdan başka bir şey vermiyordu. Çok nadir karşılaşıyorduk ki birinin mutluluğu diğerini mutlu etsin. İnsan bu ya tam anlamıyla tadamadığı gibi karşısındakinin acısını, yine tam anlamıyla mutlu olamıyordu karşıdakinin sevinciyle. Benlikten bize geçişi sağlayamıyorduk. Acizliğimiz, hiçliğimiz, herkes gibi oluşumuz hep gölgeleniyordu ben diyen yanımız tarafından. Ne acı ki benliğimiz unutturuyordu kendimiz dışında var olanları. Bir türlü beceremiyordu dünya insanı dünyanın mutluluk epiğini yazmayı. Halbuki ne olurdu ki bir kahkaha daha fazla atsak beraber, ne olurdu ki göz yaşlarımız unutsa acıdan akmayı da mutluluğun habercisi olsa? Faniliği ile var olmaya çalışan insan ne olurdu ki toprakla kavuşmadan ulaşsa doyum denen olguya, nasıl olurdu? Tüm hislerin üstünde bir his var ki insanı bir parça insan eyleyen; tüm geçiciliğe, tüm faniliğe rağmen bitmeyecekmiş gibi yaşanılan o an ve anın verdiği o duygu. Sıradan olanın ötesinde olan, başka olan, bambaşka olan, alışılmış olanı geride bırakan... Ah kendi gibi olan insan, savur ışıklarını üzerimize, gerçekliğin aydınlatsın gecemizi, el feneri ol karanlık dünyamıza, tebessümlerine bulaşsın bakmakla yetinen gözlerimiz...