Lavinya Dergisi

GÖKYÜZÜNDE BİR DÜŞ
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Küçük kız yatağına uzandı. Sanki dünyanın bütün yükü göz kapaklarındaydı. Annesinin üzerine örttüğü yorganın ağırlığıyla da bir daha oradan kalkamayacak gibi hissediyordu. Bu her gece böyleydi. O küçücük omuzlarındaki yükü annesinin anlattığı masallarla bir nebze olsun hafifliyordu. Hafifliyordu hafiflemesine ama dinlediği masallar hep prenseslere ait yaşamlardı. Biliyordu küçük kız, hayatı hiçbir zaman bir masal gibi olmayacaktı. Bu gece annesinden yine bir masal anlatmasını istedi. Kadın bir başka prensesin hikayesini anlatmaya başladı. Küçük kız bunları dinlemek istemiyordu ama kızmıyordu ona. Annesi de kızını avutacak başka bir masal bilmiyordu. Belki de annesinin hayali de hep prensesler gibi yaşamaktı. Ama onun hayatı da bu anlattıklarının yanından bile geçememişti hiç. Karar verdi küçük kız, bu gece uykuya daldığında duymak istediği, yaşamak istediği masalı görecekti. Gözlerini kapattığında bir bulutun üzerindeydi. Etrafına baktığında hep mutlu insanlar, mutlu çocuklar vardı. İlk defa bu kadar içten gülen insanlar görüyordu. Biraz ilerledi. Bir sokağın köşesinde oyun oynayan çocukları gördü. Küçük kızı da oyun oynamaya çağırdılar. Gitmek istedi. Ama nasıl davranacağını bilemiyordu. Onu daha önce hiçbir çocuk oyun oynamaya davet etmemişti. Başka bir tarafa döndü. Koskocaman bir deniz vardı. Denizin kenarından neşeyle cıvıldayan çocukların sesini duyuyordu. Küçük kız yine yabancıydı bu manzaraya. O ayaklarını bir kez olsun suya bile değdirememişti. Oradan da uzaklaştı. Başka bir tarafa döndü. Koca bir düzlükte bisiklete binen çocuklar vardı. Küçük kız çocukları izlerken aniden ellerinden biri tutmuştu. Onun için bir bisiklet duruyordu kenarda. Küçük kız bilmiyordu bisiklete binmeyi ama bunu denemek istedi. Elinden tutan çocuk ona yardım etti. Sıkı sıkı tuttu bisikletin direksiyonunu. Ayağını pedala koydu. Tam basacakken düşmeye başladı. O güzel bulut ayaklarının altından gidivermişti. Çocuklar da arkasından bakıyordu kızın. Az önce ellerini tutan, onu bisiklete bindiren çocuk bile tutmuyordu küçük kızı. Ama yine de mutluydu. Bulutların üzerinde olmak dedikleri buydu demek. Ufak bir irkilmeyle uyandı. Bir rüya olduğunu anladı. Rüya da olsa yaşamak istedikleri bunlardı. Hep çocuklarla olmak, dilediği gibi oyunlar oynayabilmek... Ama çok zordu. Hele ki bir pencere kenarında tekerlekli sandalyeden bunları izleyen bir çocuk için. Zorla doğruldu yatağından. Nefes nefese kalsa da tekerlekli sandalyesine geçmeyi başarmıştı. Kendi kendine bir şeyler mırıldandı. "Allah’ım rüya olmasın bu gördüklerim. Bir gün ben de bunları yaşayabileyim." Odasından çıktı. Annesinin yanına gidecekti. Bulutların üzerinden düşerken çok yorulmuştu. Yalandan olsa mutlu sonlarla biten masallar dinlemeye ihtiyacı vardı.