Lavinya Dergisi

DEVAM ETMEK
İrem ÇAKAR

Kaybolamayacak kadar yakın, geri dönemeyecek kadar uzaktayım.

Sabretmek çok zor ama dayanmalıyız. Dayanmaya devam etmeliyiz ve sonunda istediğimiz yere ulaşacağımızı bilmeliyiz. Bir şeylerin güzel olacağına inanmalıyız. Her anımızın iyi olacağını düşünmek isteriz fakat içten içe hepsinin iyi olamayacağını biliriz. Olumsuzluklardan ne kadar yararlanırsak bizim için o kadar iyidir. Evet bazen yararlanamayabiliriz. Böyle zamanlarda da acımızın geçmesini bekleriz. Herkesin bir duraksamaya ihtiyacı vardır. Herkesin bir duraksama tuşuna ihtiyacı vardır. İstediğimizde o tuşa basabilmeli ve o alanı yaratabilmeliyiz. Bu tamamen bizim elimizdedir. İsterseniz dans edersiniz, isterseniz şarkı söylersiniz, isterseniz yazarsınız ve eğer isterseniz hiçbir şey yapmazsınız. Hayat gerçekten zorlayıcı fakat bazen jestler yapmıyor değil. O jestleri değerlendirip hayatımıza devam etmeliyiz. Hayatın temel kuralı bence bu: Devam etmek. Ne olursa olsun yolumuzda yürümekle yükümlüyüz. Dikkat edin koşmak değil. Yalnızca yürümek. Bu bir yarış değil. Herkesin kendi yolu var ve herkes kendi yolundan sorumludur. Eğer koşarsanız yanınızdaki her şeyi kaçırmış olursunuz. Çabucak sona gelmişsinizdir ve bu hayatınıza hiçbir şey katmaz. Sürekli sabit bir yoldan yürürseniz de sıkılırsınız. Buna monotonluk denir. Fakat bütün bunların dışında tempolu yürürseniz hem etrafınızda olan bitenleri sindirirsiniz hem de hiçbir şey kaçırmamış olursunuz. İstediğinizde durup nefes alırsınız, istediğinizde yolunuzu değiştirirsiniz, istediğinizde çiçekleri koklarsınız. Yol sizin, hayal gücünüz sizin, hayatınız sizin ve hatta kararlarınız sizin, vazgeçtikleriniz sizin, kazandıklarınız sizin, kaybettikleriniz de sizin. Ve onların hepsi de sizsiniz. Onlar sizin hayatınıza dokunuyor siz de onların. Bu hayatta çoğu şey karşılıklı etkileşim hâlindedir. Hiç kimse bir olaydan tek taraflı etkilenmez. Bazen büyük bazen küçük karşı taraf da etkilenir. Aynı zamanda siz de etkilenirsiniz. Olabildiğince az hasarla bu yolu bitirebilirsiniz. Unutmayın, bu bir yarış değil. Bu bir maraton koşusu değil. Burada herkesin yolu bireysel. Herkesin rakibi yine kendisi. Bu yolu keyifli hâle getirmek sizin elinizde. Sindirin ve yaşayın.