“Ben sahip değilsem, sen de sahip olamazsın!” veyahut “Ben başaramıyorsam sen de başaramazsın!” rekabetçi duygular, hasetlik ve kıskançlık sarmalı. Kurumsal veya özel hayatta ortaya çıkan emeğin sabote edilme çabası. Üretene gem vurma hastalığı. “Yengeç anlayışlı kişilerden uzak durun!” tavsiyeleriyle tamamlanan hikâyeler de cabası. Şöyle ki; kumsalda yürüyen bir adam, avlanan balıkçının yanına yaklaşır. Balıkçının kovasındaki yengeçlerin bir hayli çok olduğunu görür ama şaşırır. Kovanın kapağı açıktır. Üstelik yengeçlerin kaçabileceği mesafe de vardır. Balıkçıya durumla ilgili soru sorduğunda ise inanması güç o cevapla karşılaşır. Balıkçı eğilir ve kovadan bir yengeç alır. Bir de ne görsün! Elindeki yengece takılı üç yengeç daha vardır. Yengeçleri ayırıp kovaya atarken de anlatır: - Yengeçler böyledir. Çoğu kıt akıllıdır. Tek olsa çok rahatlıkla kapağı açık kovadan kaçabilirler. Fakat çoğul durumda olay farklıdır. Çünkü onlar birbirlerini yukarı itmek yerine aşağı çekerler. Kütük gibi! Kaçmaya çalışan bir yengeç gördüklerinde onu yakalar ve kaçamayacağından emin olurlar. Hiçbirinin o kovadan çıkmasına izin vermezler. Günün sonunda hepsinin kaderi aynıdır. Bu zihniyette yüzlerce makale yazılır. Fakat karşımızdaki hayatların hangi bedeller ödediğini bilmeden, attıkları adımları, tırmandıkları merdivenleri, kurdukları ilişkileri anlamadan yapılan kötülük niyedir? Yükseleni, mutlu olanı, pozitifi aşağı çek! Ego, üşenmek, ertelemek gibi nedenlerle yapamadıklarını yapanı görünce tırmala! Engel ol ve başarma, başartma! Yok ya! İnsan bedeninde bir hücrenin diğerlerinden iyi olması bütün organizmayı sağlıklı kılar oysa. İş hayatı, arkadaşlık bir şekilde hallolsa da ya ailede yengeç zihniyeti varsa! Tavsiyeler hassas bu hususta da kişinin yakınlık derecesi ne olursa olsun, az vakit geçir ve olabildiğince az duy, az anlat, hatta sakla! Aksi halde kovada kalırsın hayatın boyunca! Sepet sepet yumurta, insanlar güzel şeyleri mahvetmeye meraklıdır unutma!