Lavinya Dergisi

ERASMUS YAŞASAYDI
Zeynep KAHRAMAN

"Tutku bedeni ele geçirince, hırs aklı alt eder. Her günün ertesi bir öncekinden beter. Ruhumuz bile zamana esir artık! "

Kapkara bir saltanatın altındayız bak çocuk! Doğru bildiğimiz tüm değerler yanlışa döndü. Hakikâtlar ise yalan. Kendini bilge sanan cehalet abideleriyle kaldık bir başımıza. Sonumuza yaklaştık desene. Çocuk sana çok üzülüyorum, yarınlarını almışlar senden. Gözlerini bağlamışlar, sesini kesmişler ve atmışlar bir kuyuya. Sanki kuyunun karanlığı hakikat gözlerindeki bant ise bahane. Söylesene ne zaman çıkarsın o kuyudan, eğer çıkarsan bir gün kabul edecek mi toplum içine seni. Deli diyecekler aldırış etme! Erasmus’un dediği gibi “Kendini bilge sananlar gerçek delilerdir.” Delilik, mutluluktur. Saltanatınızın delileri sizi deli etmedi mi? Asıl deli kendileriyken sizi delilikle suçlamadılar mı? Özsaygısını kaybeden herkes delidir diye bahsetmişti Erasmus deliliğe övgü yağdıran kitabında. Delilerin mutluluğundan söz edeyim sana çocuk; zevk ve sefa sürmeleri bir yana, ölüm korkusu yaşayıp hissetmeden, terki dünya eyleyip dosdoğru cennete uçar. Böyledir işte deliler akılsız olmanın faydalarını görüp kendini en doğru bilge sanarak hayatlarını idame ettirirler. Ne çok yazık böylelerine. Hakikatten yoksun yaşamaya hiç yaşamak derler mi söylesene. Üzülme çocuk! Uzun sözün kısası her biri kendi farklılıklarını göstermek için uğraşır. Amaçları hep birbirine benzediklerini göstermektir. Hem aykırılardır hem tekdüze. Toplumda yer almak için ya bilge olmalıdırlar işte ya deli. Erasmus yaşasaydı hayran kalırdı şimdiki delilere. Hepsi en bilgili, en görgülü kimselerdi neticede. Kesinlikle ayırt edemezdi bu yüzyılın kimi deli ettiğine. Neyse deliliğin yüksek, sevgili dostları; beni alkışlayınız. Sağlıklar, tatlı eğlenceler dilerim size. Bu çocuğu da alıp gidiyorum başka yerlere. Hoşça kalın!