Lavinya Dergisi

ZEiGARNİK VE YARIM KALMAK
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

“Ben, alacakaranlıkta son sabahımın, dostlarımı ve seni göreceğim ve yalnız yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim.” demiş Nazım Hikmet kaleminden dökülen cümlelerde. Neydi o yarım kalmak meselesi? Şu mutlu sonla bitmeyen aşkların şairleri, yazarları ve insanoğlunun zihni! Tamamlanmamış romantik ilişkilerin ruhta daha belirgin iz bıraktığını söyleyen bilimsel “Zeigarnik etkisi” hatta günlük yaşamda dahi yarıda kesilmiş etkinliklerin kolay hatırlanması ve ispat deneyleri. Sovyet psikolog Bluma Zeigarnik bir restoranda yapılan gözlem sonucu, garsonların siparişleri sadece servis sırasında hatırladıkları, servis tamamlamadıktan sonra siparişi hafızalarından sildikleri olgusunu fark eder. Meslek sahipleri ile görüşür, ilgisini derinleştirir. Konuyla alakalı yapılan çalışmalarda bitirilmemiş, sonlanmamış işlerin, yaşanamamış aşkların insan beyninde sürekli bir meşguliyet oluşturduğunu tespit eder. Bitirilen eylemler, kavuşulan ilişkiler ise huzur verir ve rahatsızlık duygusu silinir. Böylece insan, üzerine düşünmez akabinde benliğinde büyütmez. Nam-ı diğer “Yarım kalmışlık etkisi” eksik kalan şeyleri insanın abartması ile ilgilidir. Araştırmalara Lewin de katılır. 138 çocuğa aritmetik problem ve bulmacalar verilir. Çocuklar ellerindekilerin yarısını tamamladıklarında bulmacalar geri alınır. Zeigarnik bir saat sonra çocukların hafızasını yokladığında yarım bıraktıklarını daha iyi hatırladıklarını tespit eder. Yetişkinlerde de durum aynıdır. Tamamlayamadıkları görevleri %90 oranında net anlatırlar. Sonu belli olmayan romanlar, mutlulukla bitmeyen filmler, merakla ara verilen diziler akılda yer edinir. Kafada dönen gidilemeyen tatiller, ulaşılamayan başarılar, alınamayan sübjektif objeler dahi yoğunlaşma eksikliğine yol açar. Birey çoğunlukla başardıkları ile mutlu olmak yerine, başaramadıklarıyla savaşır durur. Sonuç olarak verimlilik aksine günlük yaşamın koşturmacasında eksikliklere tutulur. Bir aşk şiiriyle ilk paragrafa yapılan girizgâhı son paragrafta da duygular ele geçirir. Çünkü yaşamın temeli aşk üzerine yürür. Yarım kalmışlık etkisi, genellikle terk edilen tarafta görülür. Çünkü terk eden taraf için ilişki tamamlanmamış olsa da tercih onundur. Algısında tamamlamış sayılır. “Hayatımın aşkıydı, yarım kalmıştık!” nidalarıyla veryansın edilen bu durum, yoğun aşk kaynaklı olmayabilir. Bir durun! Nihayetinde devam etseydi günlük hayatın rutininde ortadan sıkılan diş macunları, kirli sepetine atılmayan çoraplar, unutulan özel günler, belki çok sıradan nedenlerle gelen şu serzenişler… Kavuşulsaydı, büyülü sanılan kavuşulan sevgiliyi özel kılmaktan çıkarır. Rutin! “Evlilik, aşkı öldürür.” cümlesi buradan gelir. Unutulmalıdır ki; diyet yaparken bir kaşık alıp bırakılan tatlı daha çok yenmek istenir. Fakat başarılan her aşama, yıllar devrilen şu ilişki, oldu diye tik atılan her iş, şahsa güç verir. Yarım kalanlar batık çividir ve zihinde onlardan birer birer kurtulmak gerekir.