Lavinya Dergisi

KUM TANESİ
İlke Aslı ERDOĞAN

Durupta bakmalı akıp giden zamanda, yaşamdaki ufak detaylara...

Bazen güzel bazen kötü insanlarla karşılaşırız bu hayat yolculuğunda. İyi dediklerimiz tabağımızdaki binlerce kum tanesine yeni bir tanesini ekler. Kötü dediklerimiz de bizden bazı şeyleri alır götürür. Alması gerektiği için midir yoksa hakkı olmayan bir şeyi aldığı için midir? Duruma göre değişir. Ama bazen bazı insanlar bizden bir parçamızı eksiltir. Hayatımızda bir boşluk, yara, yeni bir dert oluşur adeta. Bu yeni alanı kabullenemeyiz çoğumuz. Gözümüzü kapatsak oradadır, açsak oradadır. Kaçamayız ama hayatımıza entegre etmekte zorlanırız. Çünkü o yaranın açılmasını istememişizdir aslında. Kötü diye nitelendirdiklerimiz, belki bizde kendinden bir şey gördüğü için belki de kendinde olmayanı edinmek için kopartmıştır o parçayı... Bir yandan zaman tıkırında akarken dert ettiklerimizle olgunlaşırız. Biz hayatımızda her eksik parçadan bir ders, yeni bir ihtiyaç ve yeniden doğuş yaşarız. İnsan, açılan yaranın ardından tekrar sürerken tarlasını; hiç kapanmayacak bir delik gibi hisseder. Sabır ve hayatın işleyişi tekrar sürmeye güç verir. Çünkü toprağın veriminin emek istediğini, biraz alt üst etmek gerektiğini biliriz. Yeniden yeşermek, yeniden canlanmak attığımız tohumları yeşillenmiş olarak görmek için... Zamanla değişiriz. Fikirlerimiz, yaşam tarzımız, dünyaya bakış açımız. Oluşan boşluğun yerini başka şeyler almaya başlar. Ve biz toprağımızı sürdükçe yenileniriz. Dolan boşluk yerini yeni kum tanelerine bırakır. Bizden kopan parçanın yeri iyileştikçe biz sürmeye devam ederiz, sürdükçe iyileştirir bu döngü bizi. Aslında hepsi bir süreçtir. Düzelmeyecek sandığımız her şey düzelir, iyileşir, değişir... Bütün boşlukların yeri elbet bir gün düzelir.