Lavinya Dergisi

BİR SABAH
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Öyle bir sabaha uyanmak istiyorum ki sevgili okur; omuzlarımı hissederek değil de kalbimi hissederek... Yapmam gerekenlerin, yapmak istediklerimi gölgelemediği bir güne başlamak ... Heybemde bana biçilmiş rollerin, adıma mühürlü sorumlulukların, muhakkak ki yapmam gerekenlerin, ayaklarımdaki görünmez prangaların olmadığı bir sabah... İsteklerimi sıralamışken sevgili okur, ki bu anı çok az yakalıyorum, bu sabah ki çetin ayazlı bir kış sabahı olsun isterim. O çetin ayazın hakkını vermek için penceremi sonuna kadar açıp sesimin son notasına kadar haykırmak isterim. Güne "erken ve yersiz!" başladığım bu sabahta sormak isterim beni duyana, duymayana, kuşa, ağaca, böceğe: "Beni gören oldu mu?" Gerçekten o kadar kayıp ki ben, bende. Öyle bir sabaha rast gelse bedenim,ilk kendimi ararım kendimde. Kendimi yalnız kendimde arayabilirim zaten sevgili okur. Zira ne duyan, ne duymayan, ne gören , ne kuş, ne ağaç... bilirim ki cevap vermez benim soruma . Hatta işiten bir insan kulağı ise benim sorumu, güler bana sevgili okur, ağız dolusu güler. O gülerken ben acırım, bilmez. Tekrar sorsam soruyu, ille de bir cevap ver bana ey insanoğlu veyahut insankızı desem; bu sefer de bana "deli" der sevgili okur. Ve belki de ben, gücümün veliliğe yetmeyeceğini bildiğimden deliliği seçiyorum bir yandan. Lakin hemen soruyorum kendime; sanki diyorum deliliğe erecek mi sendeki akıl? Hemen cevabı geliyor peşisıra: HAYIR... Delilik ve Velilik arasında yol alamıyor insan sevgili okur. İnsan insan olduğunu bile unutuyor hatta. Zira burası dünya... Gün geçtikçe insan sayısının artıp insan olanın azaldığı dünya. Ve ben bu dünyadan tek bir sabah istedim; sadece bana ait bir sabah. Ve biliyorum ki sevgili okur bir gün o sabaha uyanırsam, bir daha gün hiç karanlık olmayacak bana.