Lavinya Dergisi

İNFİLAK
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Mor kaldırımlarda çarptın yüzüme. Temmuzunda yaktı güneşin, esmerliğinin tuzunda kalbim durdu. Uzun saçlarını toka olup topladım. Yoluma devam ettim. Öyle yapmam gerekircesine sıkıca bağladım bütün incelmiş halatları. Dört dakikalık bir şarkının beşinci dakikasında gözyaşlarımı sineme çektim. Hayır elim telefona bu kez gitmemeli. O mavi ışıktan saklanmalı gözbebeklerim. Düşünmemeliyim düşünmenin düşünde kendimi yitirmeliyim. Ben neredeyim, sen kimsin neden bu kadar ıslak burası? Hazirandan kalma bir yeri sığınak yapmışım belli ki. Hayır yaklaşma dokunmana izin veremem bu kez. Bu kez olmaz. Sıkıcı saramadığın ellerim dönüp bana küfrederler. Sevip koruyamadığın kalbim lanet eder aklımın her bir zerresine. Peki ya ben dönüp sorsam bu atmayasıca kalbime ne cevap verir bana? Poyrazlara kafa tutan sular bir meltemde yükselirse nicedir hali? Hayır yaklaşma, yaklaşırsan ikimiz de yanarız pervane böcekleri bile güler halimize. Hiç ulaşılmayan ışıklar bile uzaktan yanıp sönmeye başlarlar. Yeşili kesen yapraklar ağaçlardan ters düşerler. Sen ve ben aynı gökten düşen ayrı kar taneleriyiz bundan sonra. Ben küçük bir çocuğun gamzesinde yeni umutlarla doğacağım, sen ise kirli bir saçak altında.