Lavinya Dergisi

ALIŞMAK
Sıla Nisa ÜNAL

En derin arzumuzdur aslında yalnızlık.

Ne kadar da zordur sevdiğin birini kaybetmek. Onun kaybı ile yüzleşmek, kabullenmek ve alışmak. Öyle derinden acır ki kalbin anlam veremezsin ne olup bittiğine. İlk inkâr aşaması gelir. Belli bir süre kabullenmezsin bu kaybı. Aklın bir türlü almaz dün yanında olup bugün olmadığını. Ve bir daha asla olamayacağını. Ölümün varlığından haberdarsındır lakin başına geldiğinde inkâr edersin. Bu olamaz dersin sanki sen söyleyince olmayacakmış gibi. Zaman geçmek bilmez, sanki durmuştur. Geçse de sana hiçbir anlam ifade etmez çünkü o an çevrende olup biteni anlayacak kadar orada değilsindir. Düşünürsün sadece düşünmeden. Ne düşündüğünü bilmeden, duymadan. Etraf bomboştur. İnsanlar devam ederler hayatına. Güneş yine doğar yine batar, kuşlar kanat çırpmaya devam eder. Sen nefes almaya devam edersin. Çünkü hayat bir kişiyle ölmez. İşleyişine devam eder. Hem de hiç durmaksızın. Zaman akmaya devam eder hem de en yavaşından. Atlatamazsın o günü. Gözünün önünden gitmez. Sanki gerçek değildir. Yıllar önce izlediğin bir film sahnesi, zihninde unutmaya yer tutmuş bir kitabın bölümüdür sanki. Ama gerçek değildir. Çünkü gerçek olamayacak kadar çok acı verir. Bu acı hiçbir acıyla mukayese edilemez. Düşünmeye devam edersin ama bu sefer kendi düşüncelerini duyarsın. Hatta o kadar çok duyarsın ki susmak bilmez. Yavaş yavaş seni mahvetmeye başlar. Durduramazsın, engel olamazsın kendine. İstemsizce devam edersin düşünmeye. Hele ki bu kaybın içinde senin de rolün olduğunu düşünüyorsan vicdanın girer devreye. Ve zaten en korkuncu gelmiştir başına vicdanınla yüzleşmek. Kaçamaz, saklanamazsın. En derin çukura da girsen en karanlık kuytularda dahi olsan vicdanın seni esiri eder. Yavaş yavaş seni yok eder. Kalbin zaten mahşer yeridir. Bir de vicdanın girince işin içine iyice çıkmaza sürüklenirsin. Bilirsin giden geri gelmez ama ne üzülmene engel olabilirsin ne de iç hesaplaşmana. Ve yavaş yavaş her şeyin ilacı olan zaman girer devreye. Fark edersin ki kafandaki sesler azalmış. Vicdanındaki sızı yok olmaya yüz tutmuş. Artık düşünmez olmuşsun. Ara ara gelir aklına ve geldiğinde tekrar hüzünlenirsin. Asla ilki kadar olmayan bir hüzündür bu. Öfkelenirsin kendine, onu nasıl unuttuğunu sorar daha da çok öfkelenirsin. Alışmışsındır artık. Asla eskisi kadar acı vermez sana. Asla eskisi kadar özlemezsin. Aslında o zaman hatırlarsın insan olduğunu. Evrende olan her şey gibi ölüme de alışabildiğini.