Lavinya Dergisi

SARILAMAMAK DA ÖZLEME DAHİLDİR
Şaha ÇİMEN

Her şey insanın kafasının içinde başlar ve biter.

İnsanın iç dünyasında ifade edemediği çeşitli özlemler bulunabilir. Bu özlemler zaman zaman uzaklardaki birine duyulan özlem, yanı başındakine duyulan özlem, geçmişe duyulan özlem, kaybedilenlere duyulan özlem, çok sevilen bir eşyaya duyulan özlem gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu yazıda özellikle sarılmaya duyulan özlemi ele alacağım. Evet, yanlış anlamadınız çünkü insanlar bazen sıcak bir sarılmaya da özlem duyabiliyorlar. Özellikle soğuk bir yapısı varsa, sarılacağı insan kitlesinde bir daralma yaşanabilir. Soğuk yapılı insanlar genellikle sadece samimi gördükleri kişilere sarılabilirler. Onların soğukluğu dışa vurulur, ancak iç dünyalarında sıcaklık bulunabilir. Ne yazık ki, herkese "Benim sarılmaya ihtiyacım var, birine sarılmayı özledim" demek konusunda zorlanabilirler. İnsanların sarılmayı özlediğini düşünmemek için hiçbir neden yok. Bu konuda Friedrich Nietzsche’in şu güzel sözü bu durumu anlatan bir yetiye sahiptir. Nietzsche der ki: "Sarılma, içsel bir sıcaklığın dışa vurumu ve insanın duygu dünyasındaki derinliği paylaşma arzusudur." Dışarıdan bakıldığında sert gibi görünen bir insanın içinde, omuzlarında ağlamak istediği insanlara duyduğu ihtiyaç bulunabilir. Kollarını boynuna koyabileceği, kendisi çekilmeden sarılmayı sürdürebileceği insanları arar çevresinde. Sarılmak, şefkat ifadesidir. Sarılmak, samimiyettir. Sarılmak, güven verir. En azından benim şahsi görüşüm budur. Herkesin bu konuda söyleyeceği birkaç cümlesi mutlaka vardır. Benim için sarılmak, özlemin başka bir şeklidir. Hani diyor ya Atilla İlhan "Ayrılık da sevdaya dahil" diye. Bana göre de “Sarılmak isteyip de sarılamamak da özleme dahildir” Yanı başınızda sarılabileceğiniz insanların olması dileğiyle. Keyifli okumalar...