Lavinya Dergisi

DEĞERLERİMİZ NE KADAR BİZİM?
Şaha ÇİMEN

Her şey insanın kafasının içinde başlar ve biter.

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren, çevremizdeki değerler tarafından kuşatılıyoruz. Bu değerler genellikle kendi seçimimiz olmayıp, en yakın çevremizin bize dayattığı değerlerdir. Hayatımız boyunca karşımıza çıkan bu değerleri genellikle sorgulamadan kabul ederiz. Din, dil, ideolojiler, gelenek ve görenekler gibi birçok şey bu kapsamdadır. Dünyaya geldikten sonra din seçme gibi bir lüksümüz genellikle olmaz. Ailemizdeki fertler genellikle kendi dinlerinin en doğru olduğunu savunur ve diğer dinler hakkında bilgi sahibi olmamızı istemezler. Diğer dinler hakkında fikir sahibi olmamız, onların dini dışında başka bir dini benimseyecek olmamız, tedirgin eder. Bu yüzden diğer dinler genellikle tarih boyunca olumsuz bir şekilde anlatılmıştır. Belirli bir inancı olmayan insanlar toplumlar tarafından dinsiz ilan edilip dışlanmışlardır. Bizimle aynı dini paylaşmayanlar 'gavur' unvanıyla anılmıştır. Ortası nedense hiç bulunamamıştır. Gelenek ve görenekler de benzer şekilde, en doğru olanın kendi kültürümüz olduğu düşünülerek aktarılır. Tarih boyunca, birileri bizim yerimize düşünmüş ve bize bu değerleri kabul etmemizi söylemiştir, bu da gerçek doğruların azalmasına ve yanlışların artmasına yol açmıştır. Toplumda tek tip insanlar bir araya gelirken, farklı düşünenler ya da çoğunluğun değerlerini benimsemeyenler genellikle dışlanmış ve dışarıda tutulmuşlardır. Bunun sebebi, çocukluktan itibaren bize dayatılan değerlerin, bizi bir kalabalığın sadece bir parçası haline getirmesidir. Bu noktada insan ister istemez kendisine şunu sorarken buluyor: Bu değerler bana mı ait? Benim kendi değerlerimi oluşturma gibi bir imkanım oldu mu? İnandığım ya da benimsediğim şeyler ben istediğim için mi hayatımdalar yoksa birileri bana buna inanmak durumundasın, dediği için bunları hayatıma uyarlıyorum? Bunları söylüyorum çünkü çoğumuz kendi istediğimiz şekilde değil, başkalarının bizi istediği şekle göre yaşıyoruz. Başkalarının yaşadığı hayatı onlar yerine yaşıyoruz. Bizim dediğimiz değerlerin bile bize ait olduğunu bilmeden bağnazca yaşayıp ölüveriyoruz.