Lavinya Dergisi

HAYAL PORTAKALI VE KURBAĞA VE…
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Çocukluk! Yazar Jose Mauro de Vasconcelos, yıl 1968 ve on iki günde satıra alınan fakat yirmi yıldan fazla yürekte taşınan düşle gerçek arası o hikâye. Beş yaşındaki kahramanımız Zeze’nin dilinden birinci tekil şahıs paragraflar. Zor bir hayat, sefalet, şiddet, ikinci plana atılmak fakat her şeye rağmen sevgi duygusunu barındırmak. Çağdaş edebiyat eleştirmenleri tespitlerini derlersek, sevmeyi bir çözüm olarak sunan savın altını çizmek için zorlukları araç sallaştırılmak, yaramazlık ve ceza çemberini hatırlatmak fakat bilinir ki kısa ve uzun vadede çocukların değişimine bakılırsa en temel yaklaşım onlara sevilmeyi sunmak. Peki, Zeze’nin çözümü nedir? Şeker Portakalı fidanı “Minguinho” ile konuşmak. Fidan konuşmayı ne zaman öğrendi? Bu bilinmez ama sıklıkla çocukların, hatta büyüklerin yaptığı şeydi hayal dünyasında kurduğu iletişimi objelere, olmayan arkadaşlara, kuşa, çiçeğe böceğe yansıtmak. Korkuları yutmak, yalnızlığı avutmak, kâbuslara çözüm bulmak! Belki de sıcak bir sohbete katılmak, define bulmak, ikna olmak! Büyümek! Yaş almak, yeni isimleri hayata sokmak. Zeze ve evlatlık verilmek, alışmak, alışamamak! Bu defa Cucuru kurbağası “Adam” ile iletişimine şahit kalmak. Kurbağa ne zaman konuşmayı öğrendi? Bu bilinmez ama kimse onu dinlemezken boşluğa anlatmak, bakışlarla anlaşmak. Dost, yaren, sevgili ilişkilerini saydamlaştırmak. Günün birinde Cucuru’nun küçük bavulunu ve şapkasını kapıp Zeze’nin yüreğini terk etmesini okumak gibi kaybettiği şeylere ağlamak. Şu hatıra bilye, hediye araba, yırtık bez bebek, tahta topaç, hoplatılan ip, sek sek oynatılan taş. Her birine mana yüklemek, canlandırmak. Soyut ve somutu başka bir boyuta taşımak. Çözüm belki büyümemek, belki de tüm travmaları ve mutlulukları ile geçmişin detaylarını ruhumuza mühürlemek. Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım ve Deli Fişek. Yıllar sonra dönüp okunacak böyle kalemler gerek. Zeze ve diğer tüm hayal kahramanları bir yerlerden bizi izliyorsa, mutlu olmaları gerek. Çünkü bu üçlemeye övgüdür, tüm incinmişliklere ve insan mücadelesinin katılığına rağmen kalpte sevgiye yer vermek.