Lavinya Dergisi

ALLAH’IM! NARİN...
Mehmet KEKEÇ

Tutsak kaldı dudaklarının arasında, Yüreğinin esaretinden kurtulamayan Seni Seviyorumlar.

Gecenin beşiğinde sallanırken zaman
yüreğimden hicaz ağıtlar yükselir.
İçimde kopan vaveyla 
Henüz ömrünün baharında,
“Narin” bir çiçeğin 
dalından koparılışındandır. 


Güzel günleri yaşama ihtimali elinden alınan “melek”
Hem de can bildiği caniler tarafından.
İçimde kopan bu kızgın fırtına, bu tufan
“Melek’in” kanatlarını sırtına takıp ayrılışındandır.. 


Balıklar üstü açık uyurmuş
Yıldızları mıknatıslar tutuyormuş gökyüzünde.
Deniz çok sinirlenince dalgalanır 
mutluyken durulurmuş.
Deniz feneri yol gösterirmiş gemilere,
Peki diyor çocuk ve soruyor;
-Ya kötü insanlara kim yol gösterir baba?
“Narin” bir çiçeğe uzanan elleri görünce... 


İnanıyoruz ki cehenneme yol gösterirler evlat, cehenneme... 


Siyah ve beyaz şimdi tüm renkler 
Beyaz kalan yalnız “Narin(ler)”
-Adın bu kadar hassasken
Sana kıymaya nasıl cüret ettiler!-
Siyaha boyandı şimdi her şey
Yeryüzü, gökyüzü ve arasındakiler.
Asık suratlı ay
tül çekmiş utancından yüzüne.
Taş, toprak ve sular haykırıyor 
haykırıyor kendi lisan-ı halleriyle... 


Acaba diyor insan,
insan kılığında vahşi yaratıklar
var ettiğin için,
kızıyor musun kendine zaman zaman...
Ya da hiçbir şey yapmadan izlemek 
çok zor değil mi Allah’ım!