Lavinya Dergisi

ÖZLEMEK SEVMEKTİR
Mehmet BOYACI

Kimseye sorma kimse bilmez bende ki seni, Yalnız sen okursun gözlerim de kendini..

Otobüsün camından veda eder gibi bakarken gözleri gitme diyordu adeta. O an kalbinden geçenleri okudum ve diyordu ki; neden gidiyorsun ki aklın ve kalbin burada kalıyorken? Doğru düşünüyordu her ne kadar gitsem de ondan şehirlerce uzaklara, aklım ve kalbim hep orada ve onun olduğu yerlerde kalacaktı. Bu özlem veya hasret değildi. Eksikliğimi her daim hatırlamaktı. Onun olmadığı bütün şehirler işgal altında gibiydi. O yokken benim göğümde dalgalanan bayraklar hep yarıya kadar inmişti. Gönül seferberliği ilan etmiştim O'nsuzken. Aramızdaki muhabbeti sırladığımız vakitte gördüm gözlerindeki o sevgi kırıntılarını. Belki aylar sonra görecektim tekrar gözlerini, ama o veda edemediğimiz son saniyelerde içimde biriktirdim o son bakışlarını. Sevgi sözlerini yüzüne söyleyemesem de kalbimden haykırdım kalbine doğru. Ne kadar sevdiğimi değil de ne kadar özlediğimi düşündüm o son bakışlar bittiğinde. Çünkü özlemek sevmektir. Kimse sevdiğini özlemez hep özlediğini sever aslında. Gözlerine bakarken sevdiğini değil de o gözlere doya doya bakmayı ne çok özlediğini anlar. Bende onu çok özlemiştim. O yüzden gözlerimi hep gözlerine denk getirmeye çalışıyordum. Bizi bu hayatta denk getiren gözlerimizi de denk getirecekti elbet. Bütün çabalarım onun nefesinin ulaşabildiği yerlerde nefes almak içindi. Onun hasreti şu yüreğimi yaksa da onu sevmekten daha güzeldi onu özlemek. Çünkü özlemek sevmekti. Uzakta olması sadece şehirlerden ibaretti. Kimse bilmiyordu ki her avucumu açtığımda onun yanında olduğumu. Elimi uzatsam tutamazdım ama hayali her an karşımda ve yüzü hep gözlerimde canlanırdı. Bu yüzdendir onun hasretinin güzel oluşu. Onu özlemek hayatımda yaptığım en anlamlı şey. Herkesten gizli oluşu bu sevgiye daha da değer katıyor ve ben onu her geçen gün daha da çok özlüyorum. Çünkü özlemek sevmektir.