Lavinya Dergisi
ÇİZMEYİ AŞMAK
Latince ifadesi “Ne supra crepidam” olan deyim ve hikâyesi oldukça ilginçtir. Yunan ressam Apelles’e ithaf edilir. Apelles tablolarını sergilemek için bir sergi açar. Serginin ziyaretçilerini uzaktan uzağa izlemeye koyulur. Ziyaretçiler arasındaki ayakkabıcı, ressamın bir tablodaki “çizme” çiziminde yaptığı hatayı fark eder ve Apelles’e hatasını düzeltmesini önerir. Ressam karşısında ayakkabıcı olduğundan eleştiriyi kabul eder ve alçakgönüllülükle düzeltir. Ancak ayakkabıcı ressamın tavırlarıyla şişer. Bu başarısından güç alarak diğer tablolara yorum yapmaya başlar. Bu defa bacakları, pantolonu ve diğer detayları ele alır. Öfkelenen Apelles ayakkabıcının yanına gelir ve ona: “Efendi, haddini bil, çizmeyi aşma!” der. Aslında bu uyarı değil; cehaletin cesaretine atılmış soğuk bir tokattır. Her konuda fikri olanlara söylenebilecek zamansız bir cevaptır.
Bugüne gelinirse, bu uyarı her zamankinden daha anlamlıdır. İnsanoğlu kendi sınırlarını unutmuş durumdadır. Her detaya müdahil olmaya çalışanlar vardır. Sosyal medyada kulaktan dolma bilgiler yayılmaktadır. Satır başlıkları fütursuzcadır. Sanat bilmeyen sanata, şiir okumayan şiire, okumayan yazana karışmaktadır. Birbirlerini hiç tanımayan bireyler dahi diğerlerinin kiminle mutlu olabileceklerini tartışmaktadır. Yapıcı eleştiri ve densizlik arasındaki çizgi günbegün aşılmaktadır. Oysa bilinmeyen bir konuda susmak zayıflık değil, bilginin değerine verilen saygıdır. İki kelime öğrenenin filozof olmadığı gibi, hakem, eleştirmen, encümen sayılmamalıdır. Çizmeyi aşanların, sandaletin dahi nasıl yapıldığı hakkında fikirleri bulunmamaktadır. Söz söylemeden iyice durup düşünmek lazımdır. Tablo şahane veyahut değil! Bu tabloya yorum yapmaya gerçekten kimin hakkı vardır? Amaç, konuşmak için konuşmak mıdır? Şaşırtıcıdır! Her söz değer katmaz, bazı sözler sadece havada yankılanır. Ters tepkiyle karşılaşır.
Ve unutulmasın ki; haddini bilmeyi öğrenmeyen insana tahammüle; ne Apelles’in sabrı yeter ne de hayatın!