Lavinya Dergisi

GÖÇ DEDİLER ADINA
Efnan EZENEL

Duyguların tek bir dili vardır, O da “İnsanca”.

“Bedenimiz göçebe olsa da aklımız yerleşiktir.”
 Marcel Proust


Yaşam metropollerde hızla akıyordu. Yıllar geçtikçe büyüdüğü şehir de bir metropole dönüşmüştü Leyla’nın. Çocukken sokaklarında oynağı bu şehrin akışı şimdi o kadar hızlıydı ki, çocukluk arkadaşları ile buluşmak için alelacele hazırlandı ve evden çıktı. Her zamanki gibi hafta sonu kahve içmek için buluştular. Kahve bahaneydi yaşamı bir an olsun yavaşlatmak adına kahve eşliğinde sohbet ediyorlar, çocukluk anılarından bahsediyorlardı. İnsan göç etmeye görsün, tekrar doğup büyüdüğü bir yere dönünce çocukluk anıları insana merhem oluyordu. Sohbet ederken Leyla gökyüzünde uçan bir leylek sürüsü gördü ve bir an duraksadı.

-Bakın Leylek sürüleri geçiyor. Harika!

“Kızlar bu yıl çok seyahat edeceğiz” dedi Melisa. Leyla’nın gözleri yaşardı. Eski günler gelmişti aklına. Leyla’yı göç eden kuşlar her daim geçmişe, çocukluğuna götürürdü. Çocukluk arkadaşları ile o günlerde vedalaşmak oldukça zor olmuştu. İlkokul yıllarında leyleklerin yuva yaptığı o elektrik direkleri geldi aklına:

-Okulun oradaki elektrik direklerini hatırlıyor musunuz? Anneannem beni okula getirip götürürken o yuvaları sayardım. 

Okuldan sonra cam kenarındaki divana oturur, camdan gökyüzündeki bulutların şekillerinin neye benzediğini tahmin ederdik. Bazen ejderha, bazen bir kuş, bazen kükreyen bir aslan belirirdi gökyüzünde. Biliyor musunuz, belki bu yüzden göğe bakmanın güzelliğine aşinayım. Bir an olsun hayatın içinde soluklanıyorum gökyüzüne bakınca. O yıllarda daha çok kuş sürüleri geçerdi buralardan. Leylekler de o sürülerdendi. Evin penceresinden bakınca o elektrik direklerini görürdük, o zamanlar. Bu kadar bina yoktu. Eski küflenmiş o elektrik direklerine yuva yapar, bir süre sürüden ayrılanlar orada beklerdi. Okula gelip giderken oradalar mı diye bakardım. Yuvada leylekleri göremeyince merak ederdim. Anneannem de onlar başka diyarlara göç etti daha sonra tekrar gelecekler derdi. Doğayı çok severdi, maarif takviminde her gün doğa olaylarının tarihlerini takip ederdi. Cemre ne zaman düşmüş bilirdi. Ona göre bahçesini ekip biçerdi. Leylak kokardı bahçesi. O zamanlar göç etmek gökyüzünde süzülen leyleklere ait bir eylemdi benim için.

Küçüktüm, uykudan yeni uyanmıştım o gün, oturma odasından sesler geliyordu. Gözlerimi ovuşturarak annemin yanına gittim. Gözümün önünde irili ufaklı kutular vardı. O günden sonra bir daha göç hayatımın bir parçası olmuştu. Eşyalarım ne oldu bilmiyorum. Oyuncaklarım, kitaplarım, boyama kalemlerim, fotoğraflarım… 

Kim bilir şimdi neredeler?

 Mesela kim giyindi yeşil montumu ya da kırmızı elbisem hangi küçük kız çocuğunun üstünde eskidi?
Hangi çocuklar oynadı oyuncaklarımla?

GÖÇ dediler adına.