Lavinya Dergisi
ELBET…
Mehmet YILDIRIM
Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Dirhem dirhem acıyla yoğruluyorum
Kemiklerim derime saplanıyor
Kanım gövdemde geçtiği yeri yakıyor
Soğuk bir terleme boşalıyor alnımdan şakağıma
Üşüyorum...
İnsan içi yanarken üşür mü demeyin!
Üşür elbette
Yanar alev alev ama
Kalbi üşür,
Elleri üşür,
Dinlenir bir söğüt dalının dibinde vücudum
Karşıda çalılar kaplamış gövdesi ağır dağlar
Arkamda yemyeşil bir fotoğraf karesi
Tek atan sancılı kalbim görevini unutmuş
Ravzalarda adına çiçekler açmış bir sürü ağaç
Mis kokusu seni andıran bir sürü papatya
Ve Tutkunun en derini gözlerimden okunuyor belki de
Tek heceli cümlelerle bitiriyorum başladığım sohbeti
İzleri fizandan belli olur yaralarımın
Gururla sunar kendini güneşe, gökyüzüne
Her biri bir hikaye bırakır toprağa
Yaralarım acıyla yoğrulur
Acılar toprakta filizlenip yol olur ömrüme
Belki yine yollarımız kesişir bir kapının iki kolunda
Belki aynı yıldız kaymasında dilek tutarız
Belki toprakta birleşir acılarımızın kökleri
Biliyorum bu hikaye böyle bitmez
Elbet bir gün buluşacağız perdenin bir ucunda
Elbet gözlerimiz bu anı kaydedecek hafızamıza
Elbet hatıra diye saklayacağız birbirimizi
O zamana kadar yalnızca sana özlemle
Sana ait
Sana dair…