Lavinya Dergisi

DUYGU İSTİLASI…
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Kelimeler diziliyor boğazıma bu sefer. En çok yaptığım şeyi yapamıyorum. Konuşmak istesem de susuyorum günlerce. Hiç kimseyle konuşmak istemeyip kendimi yiyorum içten içe. Böyle olmasaydı nasıl olurdu diye diye bir yol bulmaya çalışıyorum. Hani insanın bir yerden sonra yaşama isteği azalır, şalteri atar ya işte öyle bir evredeyim. Herkesten uzak her şeyden soyutum bu aralar. İstediğim şeyler ile yaptığım şeyler arasında uçurumlar var. Ben o uçurumlardan düşmekten yoruldum diye diye hâlâ itiyor bazı hisler, bazı duygular. 

Oysa bu yaşıma kadar yenilmedim ben duygularıma, hep bir adım öndeydim onlardan. Akıl çizgimden şaşmadığım zamanları özlüyorum. Bu azabın bir sonu yokmuş gibi geliyor artık. Geceleri rahat uyuyamamanın ceremesini gündüzleri çekiyorum. Nefes alabildiğim tek yer yalnızlık ve gece. Onda da kendimi yiyip bitiriyorum. 

Böyle olmamalıydı birçok şey elbette, ben de hak etmedim bu kadarını. Kimler kimler neleri hak ediyor da neler yaşıyor bilemezsin, heyhat! Ben nefes alsam boğazıma kırk düğüm atılıyor artık.

Yaşamaksa gayemiz, yaşamak değil bizimkisi. Eğer ki boş kalmamak içinse zaten bir dolu insan var yeryüzünde. Her şey yetmezmiş gibi bir de aşkı sardın başıma. Aşk ne garip bir şey oysa. Bir yanımı yakıp kül ediyor, eser yok akıldan fikirden. Bir yanım buz kesmiş ayazı izliyor. Ağustosun ortasında ellerim buz gibi. Bunca kederin üstüne bu duygu istilası neden?

Hüznü sığdırdık içimize, acıyı tepiştirdik..

E aşkı nereye koyalım? Nereye gömelim kendimizi ki kurtulalım bu zindandan…

Dünya istediğimiz yer değil, ölmek için fazla gencim yaşamak için fazla dertli.
Gelde çık işin içinden ustam bu yaşamak dediğin labirent çok çetrefilli…