Lavinya Dergisi
EŞİK...
Mehmet YILDIRIM
Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?
Sanki bir dağ yüklemişim sırtıma
Öyle yorgunum bu aralar
İçimde geçemediğim o kadar dere var ki
Okyanuslara bakamıyorum bile artık
Ne zaman açsam gözümü karamsar bir gün
Ne zaman kapatma zamanı gelse
Temennim açmamaktan yana
Fazlaca boğuyor bu şehir beni
Belki de dünya, sürgünüm böyle
Hiç mi iyi bir şey gelmez insanın başına?
Dönüp bakıyorum da
O kadar mı kötüyüm ben?
Diyebileceğim bir anım yok oysa
Yine de kötüyüm demek ki
Yeterince kötü olamamakta kötüdür en nihayetinde
Bazılarınız bilir ki bir eşik vardır
İnsan o eşiği geçtiğinde
Geri dönemiyor artık
İstese de adımları hep uçuruma artık
Geriye dönmek anlamsız bir bakıştan ibaret
Hadi bir nefes daha al
Geçmemiz gereken bir eşik var artık
Uçuruma çok uzağım ve yalnız
Koşmam gerek belki de ölmem için
Yaşamak belki yürüyerek devam etmekti
Bulmam lazım bu bilginin kaynağını
Çözmeliyim labirentin görünmeyen tuzağını
Düşmeliyim belki de bu sefer sahiden
Sürünmeliyim yerlerde
Üstüme basıp yükselen insanlar olmalı
Gerçi bu yaşıma kadar hep öyle oldu
Her yerde ve herkes
Birilerinin üzerine basarak yükseldi
Kabul edelim mi artık biraz
İnsanlık diye bir şey kalmadı
Öyleyse bu eşiği geçelim artık
Geri dönmenin mümkün olmadığı
Sevmenin ve sevilmenin kalmadığı
Yalnızca derin bir sessizlik
Ve sonsuz uykunun arasında
Geriye dönüp bakmamak adına
Son bir eşik
Hadi bana biraz müsaade
İstemek gayret ister
Dua ise tövbe
Hangisine yönelirsen yönel
Hepsi senin elinde…