Lavinya Dergisi

TOPLUMUN SESİ Mİ, SESSİZLİĞİ Mİ? GÜNÜMÜZÜN İLETİŞİM SORUNLARI
Berna AK

Güçlü kanatlarını açarak, hayallerine, hedeflerine doğru gideceksin. Seni sen yapan, hayata karşı mücadelen ve dik duruşundur.

‘Ses çıkarmak’, olan durumu değiştirmek ya da değişmemesi için çaba göstermek için yapılan bir eylemdir. Toplumun sesini duyar gibiyiz fakat bir o kadar da sessizliğin içindeyiz. Belki de zaman zaman kendi sesimizi bile duymuyoruz. İletişimin bu kadar etkili olduğu çağda iletişimsizlik niye? Herkes kendi kabuğuna çekildiği ve zararı bana dokunmasın denildiği insanlarla iç içe yaşıyoruz. Uğruna feda edilen canlar, acımasızca sokağa atılan hayvanlar ve birçoğu. Çoğumuzun bile anlamsız bulduğu gerginlikler. Bunu yaşam boyunca devam ettirmekten ziyade hayatın güzellikleri ile güzel insanlarla iletişim kurmuş olsak yaşanan olayların belki de çoğu yaşanmayacak. Yaşadığımız bu dünyada sessizliğin içinde boğulmaktansa sesimiz ile var olmayı kendimize borç bilmeliyiz. Sesimiz varsa biz varız. İletişimin yok olması genel olarak bizi faciaya sürüklemesi ile birlikte zamanla körelmemize sebep olabilir. Sesimizi duyurabileceğimiz o kadar çok mecra varken, sessizlik problem olmamalı. Sessizlik, bazen sorunların görünür olmamasına ve çözümsüzlük hissine neden olabilir. Bu bağlamda, iletişimdeki sorunlar sadece daha fazla konuşmakla değil, gerçekten doğru ve anlamlı bir şekilde iletişim kurmakla çözülebilir. İnsanlar birbirlerini anlamaya, farklı görüşlere saygı duymaya ve bu görüşler üzerinden daha derin ve sağlıklı bir toplumsal iletişim geliştirmeye daha fazla odaklanmalı. Sesimizin daha gür çıktığı ve kendimizi daha iyi hissedeceğimiz güzel günlere uyanmak hedeflerimizin arasında olsun. Sessizlik kuyusuna düşmek yerine, sesimizin yankılandığı bir topluma ‘Merhaba’ diyelim. Tek temennim toplumun uykusundan uyanmasıdır. Yaşam boyu sesimizin çıkması konusunda mücadele içindeyiz. Hem bireysel hem de toplumsal olarak yürüdüğümüz bu yolda birbirimize destek olmamız daha sağlıklı ve daha dostça bir iletişime kapı açabilir. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte her şey daha fazla görünür olmaya başladı. Herkesin her konuda fikri olması alana saygısızlığı doğurdu. Oysa sınırların bilindiği her alanda, duygusal çöküntüye girilmesi engellenebilir. Günümüzün iletişim sorunları, yalnızca sesin çıkması ya da sessizliğin hüküm sürmesi meselesi değil, bu iki olayın bir arada nasıl yönetileceğiyle ilgili bir mesele. Toplumun doğru şekilde iletişim kurabilmesi için seslerin. Yalnızca yüksek olmakla kalmaması, aynı zamanda anlamlı olması ve gerçek bir iletişime zemin hazırlaması gerekiyor. 


Sesim Sesin Olsun. ‘Sessizlik içinde kaybolmama izin verme’.