Var olduğumuz süre boyunca özgürce yaşamak ve yaşatabilmek hakkımızdır. Ayağa takılan her taşta birbirimize el uzatmanın gönül borcu olduğunu söyleyebilirim. Yürünen her yolda da bunu hissetmek, hafif bir esintinin yüze vurması gibi iyi hissettirebilir. Farkına varmadan, çocukluk döneminden itibaren güçlerimizi birleştirmeye başlarız. Bu durumu kaybetmeden devam ettirebilmek de bizim elimizdedir. Sosyal hayatta ya da iş hayatında hepimiz zorlu yollarla karşılaşıyoruz. Pes etmeden ilerleyerek gücümüzü birleştirirsek ve ne kadar çoğalırsak o kadar geleceğe ışık tutmuş oluruz. Hayat senin hayatın olsa da o hayatta benim de bir çiçek ekmeme izin verirsen belki de bir gün o çiçeği birlikte sularız. Hepimiz farklı yeteneklere ve güçlü yönlere sahibiz; bazılarımız zorlukları aşma konusunda daha cesur, bazıları ise derin bir anlayışa sahip. Birbirimizin gücünü kabul edip, ortaklaşa büyüdüğümüzde, yalnızca kendimizi değil, etrafımızdaki dünyayı da dönüştürürüz. Birlikte, birbirimizin güçlü yanlarını kucaklayarak daha büyük bir başarıya ulaşabiliriz. Bu bir ekip çalışması olduğuna göre, ekibimizi güçlü tutmamız daha doğru olur. Benim yeteneğim sana ışık, senin sabrın bana yol göstersin. Hem bu sayede, daha çok yaşanılabilir bir alan açılmış olur hem de her daim gelişen ve gelişmek için çabalayan bireyler yetiştirmek için bir adım atılmış olacaktır. Güzellikler her zaman kapımızda; yeter ki o kapıyı açmayı ve hoş karşılamayı bilelim. Bir insanın gücü, bazen kendi içinde sınırlıdır. Fakat birinin elini tutmak, birlikte yürümek, ortak bir hedefe doğru adım atmak, gücümüzü kat kat artırabilir. "Gücüm gücün olsun" derken, aslında ben senin yükünü hafifletmek istiyorum. Senin gücüne katkı sağlamak, seni daha güçlü kılmak istiyorum. Aynı zamanda, senin de benim gücüme sahip olmanı diliyorum. Bu, karşılıklı bir destek ve dayanışma yaratır; böylece birlikte daha güçlü oluruz. 

Hadi sen de bana bir el uzat. Parlak bir geleceğe daha da çok yakınlaşmak için adım atma cesaretimiz olsun.