Lavinya Dergisi

GELDUN Mİ?
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

   Özlemek, muazzam bir insanı değil, bir rengi aramaktır. Yeşilin en derin tonunu, dağlardan düşen sisin serinliğini, sabahın ilk ışığında toprağa sinmiş yağmurun nemini hatırlamaktır. Bazen de sadece bir kemençe sesini anımsamaktır.

   Doğduğun yer hala oradadır. Aynı taş sokaklar, aynı eski duvarlar, aynı okul yolu, bakkal, manav, kasap… Fırından çıkan mısır ekmeği kokusu, sobanın üstünde kaynayan karalahananın buğusu, annenden gizli parmakladığın pepeçura tatlısı ve bir köşeden duyulan “Geldun mi?” soru cümlesi.

   Ama biri eksildiyse, her şey yerinde olsa da, bir yanın yarımdır. O oturduğu yerde hala var gibidir. Adını anmazsın, yasını yükse sesle tutmazsın, artık büyümüşsündür çünkü içinde saklarsın. Kaybın gözle görünmez ama hep seninledir. Zamanı orada durdurasın gelir. O ev öylece dursun, o sokaktaki isimler değişmesin, tanıdık yüzler eksilmesin. Çocukluğunun dokusu, sevdiklerinin ömrü, anılarının gölgesi… Hepsi yerli yerinde kalsın istersin ama zaman seni dinlemeden akar.

   Sonra başka bir şehir çıkar karşına, başta suskun ve yabancı. Derken bir pencereyi benimsersin. Bir gün fark etmeden gülümsersin. Aşk girer hayatına, çocukların olur. Kahkahalar bu kez başka sokaklara karışır. İnsanlar büyür, izler oluşur, dostluklar gelişir ve o şehir de senin olur.

   Yine de ilki silinmez. Çünkü bazı şehirlerden ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, bağın aşınmaz.

   İşte insanoğlu böyle yaşar. Bir şehirde doğar, bir şehirde hayat kurar, bir şehirde anı biriktirir. Bir şehirde sevdiklerini bırakır ve bilir ki sevgi silinmez. Hatıralar buğulaşır ama yitirilmez.

               O zaman,
               Selam olsun derinlere.
                Unutulmayacak olanlara,
                Karadeniz’in hırçın mavisinde saklı kalacaklara.
                Her birine yürekten gönderilen sevgiyle ve duayla…