Lavinya Dergisi

DÖNMEYEN SİNDERELLA
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Önüm, arkam, sağım, solum, sobe. Kim ebe? Arkaya dönen kim? Marifet, oyunun ortasında dönüp, saklananı bulmak mı? Yoksa gözleri kapalıyken bile yönünü kaybetmemek mi? Çocukken öğrenilen şey buydu belki: Birine güvenip gözlerini kapatmak, dönüp bakmamak. Çünkü dönen yanar, çünkü dönen ebe olur, çünkü dönen oyun dışı kalırdı.

Büyüdük, oyun değişti ama kural yine değişmedi. Hayat şimdi başka bir oyundu: Kimi kaçıyor, kimi saklanıyor, kimi görmezden geliyor, kimi sessizce izliyordu. Fakat her şeye rağmen insan ayakta kalıyordu. Bazen gözler kapalı ama fikir hâlâ açık ve zihinde o tanıdık sorular: Kim dönecek? Kim oyundan çıkacak? Kim cesaret edecek, dönmeden yürümeye?

Oyun devam ederken kimse düşene bakmazdı. Kurallar belliydi, düşen oyun dışına çıkardı. Saklanan bulunmak istemezdi. Ebe daima yalnızdı. Bugün de tablo pek farklı değil. İnsanoğlu çoğunlukla en kırılgan yerinde kalmak ister. Bir bakış, bir ses, bir iz arar. Bir işaret bekler ama o izler, geçmişin ayak seslerinden ibarettir. Oysa kaderi arkada kalan sesler değil, ilerideki sessizlik şekillendirir. Dönüp bakıldığında sadece gölgeler görünür. Vefa duygusu heybelere doldurulur. Kimin gittiği değil, kimin hiç kalmadığı anlaşılır. Kalp, anlamaz gibi yapar, elinde olmayanlarla savaşır durur. Bu savaşta ise, geçmişe o kadar takılır ki, huzuru unutur. Var olanı ise fark etmeden yitirir.

Oyun demişken… Çocukluğa gidilip saklambaçlara, sobelere, mendil kapmacalara dalınırken, bir noktada masallar gelir akla. Varılır Sindirella’nın diyarına. Camdan bir ayakkabının dönüm noktası olduğu o geceye…

Ve düşünülür: Eğer Sinderella o gün ayakkabısını almak için geri dönse, bugün ne mutlu bir son anlatılır ne de prensesli bir hikâye hatırlanır. Bazıları sadece dönmedikleri için kahraman sayılır. Bazen bir adım geri, bir ömür ileriye mal olur.

“Önüm, arkam, sağım, solum, sobe. Geriye bakan ebe!”