Lavinya Dergisi

GRESHAM YASASI
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

   Yasalar vardır, yazılmış olanlar ve yazılmadan işleyenler. Dünya üzerinde dikkate alınan, alınmayan, tartışılan, görmezden gelinenler. Kimi bir toplum mühendisinin masasından çıkan, kimi bir gözlemcinin defterinden okunanlar. Bazı devletleri yönlendirenler, bazen sadece iki insan arasındaki mesafeyi kısaltanlar. Ama her yasa bir gerçeğin gölgesi ve ne kadar görmezden gelinse de hayatın kısmen şekli varsayılanlar.  

   Murphy Yasası der ki: “Bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, ters gider.”
   
   Parkinson Yasası uyarır: “Bir iş, tamamlanması için verilen süre kadar uzar.”

   Pareto İlkesi şöyle söyler: “Sonucun %80’i, nedenin %20’sinden doğar.”

   Goodhart Yasası hatırlatır: “Bir ölçüt hedef haline geldiğinde artık doğru ölçüt olmaktan çıkar.”

   Bugün odaklanacağımız başka bir yasa var; Gresham Yasası: “Kötü para, iyi parayı piyasadan kovar.”

   Bu yasa ilk kez 16. Yüzyılda ekonomi alanında formüle edildi. Eğer piyasada sağlam ve değersiz para bir aradaysa ve insanlar ayırt etmeden kullanıyorsa, kötü para harcanır. İyi para saklanır. Sonuçta kötü para dolaşımdadır. İyi para ise kaybolandır. Fakat bu yasa sadece para ile sınırlı kalmamıştır. İnsan ilişkilerinde, fikirlerde ve davranışlarda işler aynı biçimdedir. Çünkü yasa yalnızca çağla ilgili değil, çağın kendisidir. Bugün kötü söz, güzel kelamı bastırır. Nezaket çoğu zaman zayıflık sayılır. Hoyratlık ödüllendirilir. Bağıran daha çok duyulur, düşünen geç kalır. Gürültü anlamı yok eder. Gösteriş, samimiyeti yok eder. İnsanoğlu sevdiği değil, korktuğu kişileri el üstünde tutar. Öneri ne kadar derin olursa olsun, yüksek sesle söylenmedikçe duyulmaz. Samimi olan içe kapanır, gösterişli olan sahneye çıkar. İyi niyet yorulur, açıklamak için harcanan zaman tükenir. Kötü niyet hızla çoğalır, çünkü ona sahiplerin yüzleri epey kalındır. Kurnazlık zekâ görülür, yüzeysel özgüven alkışlanır. Böylece kötü davranış, iyi karakteri bastırır ve tüm bunların sonunda, güzel olan her şeyi terk eder. 

   Yazar gidişata dayanamaz belki o da yazmaktan vazgeçer. Durur, düşünür, kalemiyle fısıldamayı seçer.
İşte o an, tüm kalbiyle: “Günün birinde, Gresham Yasası’nın tersinin gerçekleşmesini sağlamış cümleler kurmayı diler.”