Lavinya Dergisi

GÜNAH KEÇİSİ
Nurten K. TOSUN

Rakamlardan öykülere yolculuk. Kalem, kağıt, düş ve pamuk şeker eşliğinde...

Bir zamanlar eski topraklarda yaşayan çeşitli kavimler, kendi günahını taşıyamaz, yükünü bir keçiye yükler. O keçi halkın önünde işaretlenir ve üzerine günahlar aktarılır. Sonra, keçi çölün derinliğine salınır. Adına “Azazel” denir. Anlamı: “Sürgün olur, yük olur, yalnızlık olur.” İnsanoğlu arınmış hisseder. Toplum, temizlenmiş sanır. Vicdan bir anlığına susar. İşte oradan doğar: “Günah Keçisi” sözü… Yayılır ve günümüze kadar gelir.

Zaman değişir ama gelenek değişmez. Yüzyıllar döner, devletler büyür, şehirler kurulur. Fakat insan yine kendi suçunu taşımaz, yükünü omuzlamaz ve hatası ile yüzleşmez. Yine birini seçer, işaretler ve sürer. Bu kişi bazen bir düşman, bazen bir azınlık, bazen de en savunmasız olan olur. Kalabalık nefes alır, seçilen nefessiz kalır. Çoğunluk kendini temize çıkarır, biri veyahut birileri yokluğa mahkûm bırakılır.

Bugün de böyledir. Çağ milenyumdur ama filler tepişir ve çimenler ezilir. Bir şehir korkuya kapılır, öfke en zayıfa yönlendirilir. Suçlu olan saklanır, suçsuz olan da yanar. Güçlü olan kurtulur, güçsüz olan kaybolur. Ve herkes bilir ki adalet ötelenir, hakikat örtülür ve gerçek susar.  Yazılır, çizilir lakin… Kelimeler gülmez, cümleler ayrışmaz. Çünkü gün geçtikçe günah keçilerinin sayısında hiç azalma olmaz.