Lavinya Dergisi
HİÇLİK BİR KAHVE İÇMEYE GELDİ
Hiçlik… Adı bile ürkütücü geliyor kulağa, değil mi? Sanki dipsiz bir kuyu, insanı yutacak bir karanlık. Oysa belki de hiçlik, evrende herkesin yanlış tanıdığı eski bir dosttur. Kapıyı çalmadan geliverir; bazen gece yarısı, bazen sabahın köründe. Oturur yanına, sessizce kahveni içer. Sen konuşmazsan o da konuşmaz. Ama varlığıyla odanın havasını değiştirir.
Evrenin tam ortasında da öyle oturur hiçlik. Yıldızların arasındaki kocaman boşluk, aslında devasa bir bekleme salonu. Biletin olmadan girersin, çıkış kapısı görünmez. Ve o boşluk olmasa yıldızların ışığı bu kadar ışıltılı da durmazdı. Hiçlik, ışığın şovu için sahnenin karanlık perdesidir. Karşıtlık olmazsa gösteri de anlamını yitirir.
İnsanın içindeki hiçlik de fena değil aslında. Mesela kalabalık bir günün ardından yatağa uzanırsın; kafanda düşünceler cirit atar, planlar koşturur. Sonra bir an gelir, beynin fişi çeker: koca bir boşluk! Korkma, o boşluk senin sigorta kutundur. Aşırı yüklenmeye karşı devreyi kapatır, yoksa yanarsın. Bir bakıma hiçlik, ruhun teknik servisi gibidir; arıza yapmadan önce sistemi dinlendirir.
Ama biz boşluktan korkarız. O yüzden eşyaları biriktiririz, defterleri doldururuz, odaları tıkarız. Sanki hiçlikten saklanırsak daha çok var olacağız. Ama işte, bardak boş olmasa suyu içemezdin. Müzikte sessizlik olmasa, notalar birbirine çarpıp kakofoniye dönüşürdü. Yani hiçlik, aslında gizli kahraman. Alkışı hak eden ama sahneye çıkmayan figüran gibi.
Kimi zaman aynaya bakarsın, suratında hiçbir duygu yoktur. “Ben nereye gidiyorum?” dersin. İşte o an hiçlik, senin suratında gölge yapıyordur. Sana gerçeği göstermez, seni kendinle baş başa bırakır. En zor yüzleşme, hiçbir şey söylemeyen o boş bakışta gizlidir. Ama aynı zamanda en özgür andır da. Çünkü hiçbir şeyin olmadığı yerde her şeyin ihtimali vardır.
Eğlenceli yanı da var hiçliğin. Çünkü o, yeni oyunların başlangıç noktasıdır. Tıpkı boş bir defter sayfası gibi. Üzerine şiir de yazabilirsin, alışveriş listesi de. Tercih senin. Hiçlik sana alan açar, sen doldurursun. Belki de hiçlik, evrenin sana sunduğu bedava kâğıt paketi, içinden istediğini yapman için bir davetiyedir.
Kısacası hiçlik korkulacak bir şey değil. O, evrenin şakacı yanı. Bizimle sessizlik oyunu oynayan, ama aslında hayatın en parlak sürprizlerini saklayan gizli dost. Belki de varlığın sırrı, hiçlikle dalga geçebilmektir. Çünkü kahve masasına oturmuş hiçlikle göz göze gelebilen, aslında hayatın en derin şakasını çözmüş demektir.