Lavinya Dergisi

TUTULMA
Bedire AKARAY

Ve akıl sessizce kalbin bagajına saklanır. Yakalanmadan geçebilsin diye dua eder dünyanın sınırından.

Yakışmadı Ay
Yakışmadı tutulmak sana
Bir yağmur inmeliydi oysa
Yıkamak için değil
Örtmek için bu kez
Bir yağmur süzülmeliydi
Toprağın inadına
Çalmalıydı abartılmış rolünü
Senle gözlerim arasında
Üşüyecekti ellerim
Eriteceklerdi kırıldıkları rüyaları
Ne tabir eden vardı zaten
Ne seherde horlayacak kediler
Yakışmadı Ay
Yakışmadı tutulmak sana
Burada ben dururken
Kayıp ilanı vermişken kabrim ardımdan
Yakışmazdı ki sana
Kırmızı bir akrep
Mağlup olurken gümüşten yelkovana
Korkma kararmazdı kalbim
Gündüze gücenip de geceye özenip
Kararmazdı kalbim
Yürürdüm
Annemin inme dediği sokakta
Ne dumanı üstünde kelebekler
Ne kurtlara dargın tırtıllar
Doğuştan elmasız cennetler
Herkes gökyüzünde ararken s
Senin çapası kopmuş yüreğini
Kıvılcım kokan dualarını
Gel demeni istedim
Dön nidanı bekledim yine de
Seni duyamayacak kadar uzağa sürüklenmiş olsam bile
Yakışmadı Ay
Yakışmadı tutulmak sana
Düşürürken sırtımdan külle emzirilmiş seneleri
Takvimler bile tanımazlıktan geldi beni
Ne güller uçtu bahçelerden
Ne hançerler paslandı kâğıttan şatolarda
Oysa bir yağmur inmeliydi
Senle gözlerim arasına
Yıkamak için değil
Örtmek için bu kez
Sırların paklanamadığı kuyuları
Ben sattım
Endişelenme açıkta bırakmadılar
Aynaların yağmalandığı kuytuları
Omuzlarım iki çatlak yaka
Ama olamadılar İstanbul kadar bile
Ne bir köprü ne bir şişe ne bir ceset
Uğramaz kabuksuz kıyılarına
Kaldım böyle
Tutunamadım siyah martılara
Uzanamadım tuzdan tuğlalara
Yakışmadı Ay
Yakışmadı tutulmak sana
Ne çok benziyorsun bana
Koysak seni yıldızlardan bir kafese
Gecem de gecem dersin yine
Ağlamaktan tozlanmış yüzünde
Sussunlar diye nefesini tuttuğun kanyonlar
Boğulurcasına ağrımasaydı ellerim
Yemin ederim yetişirdim sana
Yeterdi benim mezarımdaki mühimmat biz iki yoldaşa
Anla işte
Seni bile gömmeye yetecek kadar toprak saklı ruhumda
Ama sen
Yakışmadı Ay
Yakışmadı tutulmak böyle bir zamanda