Lavinya Dergisi

ŞAİRİN CİNAYETİ BÖLÜM IV.
Efnan EZENEL

Duyguların tek bir dili vardır, O da “İnsanca”.

“Sayın Hâkim, itiraf ediyorum!”

Kaldığı odanın ruhu boğan sessizliği deli ediciydi. Elleri titreyerek bıraktı kalemi. Sırtındaki terin soğukluğunu tüm bedeninde hissediyordu. Doğruldu ve kafasını kaldırdı. Duvarlar … Her yerdeydi o.  Anılar bir bir duvarlarda sahneleniyor ve üstüne üstüne geliyordu. Açıklayamadığı sanrılar yine peşini bırakmıyordu. 

“Hayır, hiçbiri gerçek değil! Hayır…”

Bir anda duyduğu güçlü tokmak sesi tüm sessizliği alt üst etti.  İrkildi ve masaya doğru sesin geldiği yöne yürüdü. 

“Mahkemeyi huzura açıyorum.”

Kâğıtları, kalemi, yazdıkları her şey yerli yerinde önünde duruyordu ancak burası kaldığı oda değildi.  Soğuk bir mahkeme salonunun tam da ortasında olduğunu o an anladı. Önünde tutanak vardı ve kendi ismini gördü. Ne yapacağını şaşırmıştı. Kalemi tekrar eline alıp can havliyle yazmaya çalıştı. Her nokta, her virgül, her soru işareti… tutanakta bir hükme dönüşüyordu. Harfler, kelimeler, cümleler birbiri içine geçiyor ve okunması zor bir hal alıyordu. Kalemi elinden hızlıca fırlattı. 

Yargıç: Sanık! Ayağa kalk! Burayı dinle ve gözlerime bakarak cevap ver.

Şair: … (Sustu. Kafasını tamam dercesine salladı.)

Yargıç: İtirafın önümde. Neden hemen itiraf etmedin?

Şair: … (Ne diyeceğini bilemedi. Sağa sola baktı. Uğultulu ama tedirgin eden bir sessizlik vardı.)

Yargıç: Sanık! Tekrar soruyorum. Neden hemen itiraf etmedin?

Şair: Şey… Sayın Hâkim, susarsam veya kaçarsam kurtulurum sandım. Kendimden bile kurtulabilirim diye inandım.  Ancak… Öyle olmadı. Dayanamadım.  Her cümle, her sözcük ve hatta her şiir peşimden geldi. 

Yargıç: Sanık! İşlediğin cinayeti ve bu suçu itiraf ettiğini kabul ediyor musun?

Şair: … (Bir an duraksadı.)

Hayatında bir kere bile hiçbir suçu kabul etmemişti. Hep kendini masum saymıştı. Her zaman bahaneleri vardı ancak hiçbir zaman kabulleri olmamıştı. O an aklından geçirdi. Yine kendini ve vicdanını düşündü. İtiraf da kendi içindi. Bir nebze vicdanı hafiflerdi belki ya da vicdanının da sesini duyabilirdi. Sahi en son ne zaman duymuştu ki?

Yargıç: (Yargıç yüksek sesle tekrarladı.) İşlediğin cinayeti ve bu suçu itiraf ettiğini kabul ediyor musun? Bak, şimdi itiraf edersen cezan belki azalır. Biraz daha özgürlüğün olur. Yoksa ömür boyu bu suçla yaşayacaksın ve mahkûmiyetin hiç bitmeyecek. 

Şair: Evet, evet. Kabul ediyorum Sayın Hâkim.

Yargıç: Peki. Son kez eklemek istediğin bir şey var mı?

Şair: Sadece, sadece yapabilirim sandım. Ama ben hep sanırdım zaten. Hiçbir zaman inanmazdım. Bunu da söylemezdim. Bu sefer de inandım kendime. Ben de kendimden başka birini sevebilirim sandım.  Ama yapamadım. 

Yargıç: Suçunu kabul ediyorsun, öyle mi?

Şair: Evet. Ama ona zarar vermek istemedim. Tüm sevgisine rağmen ona inanmadım. Bilmiyordum böyle bir cinayet işleyebileceğimi. Suçumu kabul ediyorum, Sayın Hâkim. 

Savcı: Sayın Hâkim! 

Sanığın gerçek sevgiye inançsızlığı, kendisi dışında kimseyi sevmemesi bu cinayette en büyük silah. Lakin, deliller de bunu kanıtlıyor.  Hatta, kaçarak ve susarak da suçunu zaten kabul etmiş oluyor.

Tokmak sesi bir anda tüm salonda yankılandı ve herkesi ürküttü.

Yargıç: Mahkeme nihai kararı açıklıyor! Herkes ayağa kalksın. Valentine Kanunları'nın, 2025/269 esas no, 2025/3 karar no, 14.02.2025 kesinleşme tarihli kararın göre, 

“Sanık, kendinden başkasını düşünmediği ve sevmediği için ve bir kadının kalbinin katili olmasından dolayı, bu suça istinaden ek olarak duygularını da öldürdüğü için ömür boyu kendi dizelerine mahkûm tutulacak.”







MAHKEME KARARI

DOSYA NO: 2025/269
KARAR NO: 2025/3
HAKİM: ……
KATİP: ……..
DAVALI: ŞAİR
MAHKEME: İçsel Yargı Kurulu
KONU: ………………….: Duyguların ve kalbin öldürülmesi

Dosya incelendi.

Sanık huzura alındı. Sanıktan son sözü soruldu: Suçumu kabul ediyorum.

Yargılamanın bittiği bildirildi. 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Valentine Kanunları'nın, 2025/269 esas no, 2025/3 karar no, 14.02.2025 kesinleşme tarihli kararın göre:
Sanık, kendinden başkasını düşünmediği ve sevmediği için ek olarak  başka birinin duygularının ölümüne sebebiyetten ömür boyu kendi dizelerine mahkûm tutulacaktır.

_

O an salona bir karartı çöktü. Gözlerini açtığında motel odasındaki masanın üzerine düşen kafasını kaldırdı. Sayfalar önünde duruyordu. Mürekkep kokusunu aldı burnu. Kalemden akan mürekkep dağılmış ve bazı sayfalara akmıştı. Bazı cümlelerin üstü mürekkeple bulanmış ve okunmaz durumdaydı.  Elleri titreyerek kaleme uzandı ve son bir satır daha yazmak istedi. 

“Sevgi beni iyileştiremedi. İçimdeki kötülüğü her duyguya, her ânâ bulaştırdım. Sonunda senin de duygularını ve kalbini öldürdüm. Artık kendi yalnızlığımda ölmeye mahkumum.”

-SON-