Lavinya Dergisi
BÜYÜKLÜK
Büyüklük alınır mı, satılır mı; kime aittir? Neden büyütülürken ve bugün dahi “Büyüklük sende kalsın.” sözü insana dikte edilir? Çocukluktan itibaren anne-babadan, öğretmenden, çevreden duyulan bu ifade, sanki sessizliği erdem, geri çekilmeyi olgunluk gibi gösterir; haksızlık karşısında susmayı meziyet hâline getirir.
Aslında büyüklük kimsenin cebine koyup saklayacağı bir paye değildir; yine de insanlar olgunluğu birilerine yüklemeye eğilimlidir. Yanlışı yapan yerine, çoğu zaman tanık olan geri adım atar. Kıranı aklamak, yapanın yerine mahcubiyet taşımak, toplumsal bir beklentiye dönüşür. Bu yaklaşım adalet yerine yük arttırır; sorumluluk zimmet gibi belirli kişilere yapıştırılır; ölçülü davranan yıpranır, umursamaz olan kazanır.
Bu sözden birçok insan hoşlanmaz; ben de. Dillere pelesenk edilmesini ve sürekli beklentiye dönüşmesini reddederim. Çünkü büyüklük bende, sizde ya da herhangi birinde damgalı değildir. Kimse başkasının yerine doğruluk sergilemek zorunda olamaz; hatayı yapan adına utanmak mecburiyet taşımaz. Yeni bir yıla girerken düşüncem nettir: kimsenin yerine doğruluk üstlenmeyin; başkası adına mahcubiyet taşımayın; kambur sizin değil, sahibine bırakın.
