Lavinya Dergisi

KAVUŞMASAK ÖZLEMEZDİK
Mehmet BOYACI

Kimseye sorma kimse bilmez bende ki seni, Yalnız sen okursun gözlerim de kendini..

Umudum, ağaçta sallanıp duran, her rüzgar estiğinde üşüyerek kendine sığınacak yer arayan bir dal parçası gibiydi. Her bahar geldiğinde açan çiçeklerle şenlenen o dal parçasında bu kez tomurcuklar filizlenmekte zorlanıyordu. Umudumu diri tutmak isterken ben ağaçtaki o dal parçası gibiydim, zorlanıyordum. Tam da bu anda çıktı karşıma. Gülüşündeki samimiyete tutulmuştu yüreğim. O dal parçasının tutunacak bir sebebi vardı artık. Bir fotoğraftaki gülümseme bir insana tutunacak sebep nasıl verir bilmem ama benim bir sebebim vardı artık yaşamaya dair. Gözlerimin içini güldüren, yüreğimdeki çocuğa umudu fısıldayan can şenliğim. Ne iyi ettin de geldin. Öyle güzel adım attın ki kalbime. Aşılmaz sandığım tüm duvarları aştım senle. Varılmaz sandığım tüm yolları arşınlamaya niyet ettim senle. Hayallerim de dahi dile getirmediğim ne varsa senle tattım. Senle tatmaya niyet ettim. Meğer bir gülüş insanın gönlünde nice fetihlere gebe imiş. Bunu senle anladım. Yüreğimdeki yerini gözlerimden okuyorlar. Hasretin göz pınarlarımdan taşıp sevda pınarlarına ulaştı. Vuslat, vuslat, vuslat... Gönlümden, dilimden dile gelen dua olarak bellediğim yegâne kelime. Rabbimden dilediğim, yine sen. Bir söz vardır bilir misin; "Su yaratılmamış olsaydı susamayı bilmezdik. Hasret varsa bir yerde vuslat da olmuş olmalı. Kavuşmasak özlemezdik."