Lavinya Dergisi

ATEŞ VALSİ
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”

Tutuşuvermez mi ruhu, aşkla kalbine kıvılcım sıçrayanın? Mahiyetini fark etmeden gönülden bir temenni düşüvermez mi ebediyete? Varsa bir bildiği o yüce ilahi planın… Münferit bir yazgıda Mültefit bir kader sapağı… Filhakika ateş bu! Filhakika yakar ruhu! İşte vakit bu vakit Okunur selası, hasbelkader bir yangının O zaman göğüs kafesi dönüşür bir ateşgâha Kalbi döndürürken hünerli bir ateşbaza Kül olur, hakikat sandığı farazi duyular Saçılır etrafa, mazide tuttuğu anılar Yanar da yanar… Hiç oluncaya dek içindeki cehennemî korkular… Aşk Elif’se, Âşık Vav olur, Saygıyla eğilir önünde… Önce nazik bir reverans… Sonra başlar o alevlerle dans! Bir ileri, iki geri… Bir geri, iki ileri… Ateş valsinde Derin bir hasretin eşiğinde Ruh acıyla yanıp tutuşur da İçindeki rüzgârla savrulur Herkesin bitti dediği anda Canlanıverir görkemli bir Zümrüd-ü Anka Doğar küllerinden Ve havalanır o hapsolduğu kafesten Ebediyete… Aşk’ın kendisi olur Aşk müziğini duyan bir ruh Ateşle vals yapıyorsa elbet yanacaktır Bir ileri, iki geri… Bir geri, sonra hep ileri… Ve sonunda iki ayrı eli birleştirip İlahi kalem Aşk’a yazacaktır… Filhakika aşksa Bu ateş yanar da yanar İnsanın cehennem bildiği Bir bakar ki cennet olur, ışıldar!