Lavinya Dergisi

BAZI ŞEYLER
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

“Yaşamak ,var olmak ,hayatta kalmak eş anlamlı değildir.” diyor sevgili Buket Uzuner . İnsanlığın yeryüzüne gönderildiği ilk dakikadan itibaren üzerimize kodlanmış anlam arayışı her geçen gün biraz daha kafa kurcalayıcı olmaya devam ediyor. Neden geldik , nereye gidiyoruz , ne yapmamız gerekiyor, nasıl olacak vs. Sanırım ilk soru var mıyız? Yok sayılmadığımız sürece , boşlukta yer kaplayıp yerden yükseldiğimiz kadar varız. Ya da bizi yok sayanı, yok saydığımız sürece bizi var eden anlamın peşinden giderek , varlığımızı bir yere dayandırıp anlamlandırabiliyorsak yoktan var edebiliriz kendimizi. Peki hayatta kalmak? Bir mücadele meselesi başlı başına. Bir savaşın içinden ölmek yerine sağ kalabilmek kadar... Akşam olup evinize dönerken alacakaranlıkta çiseleyen yağmurun altında dilinde duası, elindeki mendilleri satmaya çalışan minik bir çocuğun gözündeki son fer belki de. İki ellerini kaybetmiş yaşlı bir amcanın iş çıkışı metrobüs kalabalığında hiçbir yere tutunmadan sadece hayata tutunarak gofret satması... Küçücük yaşta zorla evlendirilmiş, ölmemek yerine şükür sebebi belki de. Her şeye ve hepsine rağmen 'yaşamak'. Yaşamak yaşayarak yaş almak olmalı. Acıyı da hüznü de, sevinci de riski de, öfkeyi de kini de... Her andan zevk almaya bakmak, tekrarı olmayacak olan bu yola bir kere çıktığının bilincinde, yüzünden gülümsemeyi eksik etmemektir. Kendini okyanusun dibine batmış nefessiz bile hissetsen , dipte bir istiridyenin içerinde seni bekleyen parlak bir inci olduğunu hissedebilmektir. Ya da ben dibi gördüm ama bu daha ileriye yükselebilmek için bir sıçrama fırsatı diyerek düşünmek gerekir. Sadece kendini düşünmek değildir. İz bırakabilmektir yaşamak . Bir yere , birine, evrene... Çünkü asıl iz bıraktığınız zaman tam anlamıyla yaşamış olursunuz. Hayata getirdiğiniz bir çocuk, yazdığınız bir yazı, öğrettiğiniz bir harf, çektiğiniz bir film ve daha nicesi. Siz gitseniz bile fikirleriniz yaşar. Birilerinin kalbine dokunabilmek ve küçücük bir kıvılcıma sebep olabilmektir yaşamak. Yaşamak kalbimi güldürmek demişti iyi birisi. Kalbimizden gelen hiçbir şey bizi yanıltmaz. Kalp insanın en güzel sığınağı , en saklı yanıdır. Eğer kalbimiz yaptıklarımıza kefil olarak gülümseyebiliyorsa “yaşıyoruz “ demektir. Yazdıklarıma kalbim kefil...