Lavinya Dergisi

ÖLÜM KOŞUSU
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Bir yere gidiyoruz. Bu "yer" kişiden kişiye farklılık gösterir çünkü herkesin yolu farklı. Hedefleri, uğraşları, istekleri, olmak istedikleri ve bulunmayı diledikleri yer hep farklı. Kimisinin yolculuğu uzun sürer; aşmaları gereken engin denizler, dik yamaçlar vardır. Bitip tükenmek bilmeyen zorlukların pençesinde oradan oraya savrulurlar. Hava bazen rüzgârlıdır bazen yağmurlu. Sırılsıklam olurlar. Bir de bakmışsın güneş ışıkları gözlerini kör etmiş, göremezler. Görmeseler de yürürler, kendi halindedirler ve kimseyi incitmezler. Yalnız çıktıkları yolda yeni dostlar da edinirler. Kimileri daha şanslıdır yolları kısadır. Belki daha vurdumduymazlardır. Sanki dünya yansa haberleri olmaz. Gece olur yıldızlara dalar, gündüz olur hoş sözlere kanarlar. Yürüdükleri yolun uzunluğunun ve hatta zorluğunun farkına bile varamazlar. Gayeleri güzelliktir. Karşılarına çıkan ne kadar güzellik varsa kendilerine katarlar. Ama öyle bencil de değillerdir hani. İçlerindeki güzelliği çevrelerine yayar, sanat doğururlar. Bazıları da vardır ki ne gittikleri yolun farkındadırlar ne de yoldaki güzelliklerin. Yolun sonunu da öyle çok düşünmezler. Kendilerine edindikleri tek amaç koşmaktır. Ne için koştuklarını da bilmezler. Aman onların önüne çıkmayagörün yollarına çıkan ne varsa ezip geçmeleriyle bilinirler. Kimi zaman sahip olduklarını da kaybederler. Peki önemli olan nedir tüm bu yolculuk boyunca? Bunu ancak gidilen "yer" e vardığımızda anlarız. Bir de bakarız ki yol çoktan bitmiştir. Belki yara bere içindeyiz, yorgunuz, bir adım dahi atamayacak haldeyiz artık. Ama biliriz ki kendimizden bir şey kaybetmemişsek, dahası kimseyi de kırıp incitmemişsek, işte o zaman kazanan biziz.