Lavinya Dergisi

FESLEĞEN KOKUSU
İlke Aslı ERDOĞAN

Durupta bakmalı akıp giden zamanda, yaşamdaki ufak detaylara...

Her gün tek başına bir cam kenarında otururdu Aysel. Küçük evinin penceresinden yoldan gelip geçene bakar, insanlar geçtikçe iç çekerdi. Kimisi çocuğuyla el ele, kimisi nenesinin kolunda, kimisi sevgilisiyle… Karşı apartmanda oturan yaşlı teyze, her gün balkondaki çiçeklerini sulamaya çıkardı. Nadide Teyze, seksenli yaşlarda olmasına rağmen hayat dolu bir kadındı. Çoğu insan o çiçekleri işinden gücünden unutur ya da üşengeçlikten kuruturdu. Aysel de öyleydi aslında… Camının önünde hiç çiçeği olmamıştı. Bir şeye değer vermemişti hiç. Öylesine uzaktı ki olan bitenden hiç kimseyi sevmemişti bile… İşte yalnızlığı da bundandı. Nadide Teyze onu görür görmez anlamıştı. Ama konuşmak için Aysel’den bir adım beklemişti. Aysel insanlarla konuşmaya hiç cüret etmezdi. Hep karşıdan bekler, o ilk adım gelmeyince insanları kötülerdi. Günlerden bir gün Nadide teyze balkona hiç çıkmadı. Her gün camdan onu izleyen Aysel meraklanmaya başladı. Aslında, hiç kimseyi merak etmezdi Aysel, ama Nadide Teyzeyi her gün görmeye çok alışmıştı. Kötü hissetmişti kendini… O fark etmese de aslında bir insanla ilk defa bağ kurmuştu. O gün, onun için öyle kederli geçiyordu. Nadide Teyze yatağında uzanmış, başında kızı bekliyordu. Kızı işten gelmiş hemen bir çorba kaynatmış, annesini yeniden iyi görmek için uğraşıyordu. Yarına kadar iyi olmazsa yalnız kalacağından endişeliydi. - Anne, benim yarın işe gitmem gerekiyor. Seni… - Biliyorum kızım, yalnız kalacağım için korkuyorsun ama alışkınım ben… - Öyle şey olmaz anne! Bu her zamanki gibi değil, hastasın… Nadide Teyzenin kalp hastası olduğu için bir süre yatıp dinlenmesi gerekiyordu. Nadide Teyzenin aklına onunla kalacak biri gelmişti ve bu vesileyle aklındaki şeyleri söyleme fırsatı bulacaktı. Ertesi gün Aysel, Nadide Teyzenin evine geldi. Aysel ilk defa biri için bir şey yapacaktı. O da kendini tuhaf hissediyordu. Nadide Teyze ondan çiçeklerini sulamasını istemişti. Aysel balkona çıktığında her şey o kadar güzeldi ki… Çiçekleri tek tek suladı onlarla ilgilendi. Her gün o balkonu izlerken aslında o da öğrenmişti. İki günün ardından Nadide Teyze biraz daha iyileşti. Aysel evine dönerken, ona balkondan bir fesleğen alıp getirdi. Aysel düşündü, o kadar güzel çiçeğin arasından bu otu mu seçti? Ne cimri kadın bu? Nadide Teyze çiçeği verirken; Bak kızım, bu çiçek de aynı insanlar gibidir, fesleğen bile dokunmadığın sürece kokusunu etrafa yaymaz… Sen de sevdiklerinin yüreğine dokun… Aysel çiçeği aldığında ona sımsıkı sarıldı. Ve insanlara dokunmanın güzelliğini o gün anladı…