Lavinya Dergisi

SAÇLARA YAKILAN AĞIT
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Saçlarım ah o güzel saçlarım. Dalgalı güzel saçlarım vardı benim, düz olmasını hiç istemediğim saçlarım. Severdim bu güzel kıvrımlı halini. Buklelerim beni mutlu ederdi. Çok özgür ruhluydu benim saçlarım. Bir o yana bir bu yana kıvrılır, istediği gibi takılırdı. Kabarmayı çok severdi. Çok olmamasına rağmen kendini bir şekilde çok göstermeyi başarırdı. Rengi de güzeldi, yazın güneşte açılırdı. Maalesef geçen yıllar, genetik miras, sağlık sorunları ve stres derken o güzelim saçlarım terk eyledi beni. İlk olarak erken yaşta beyazlar kondu saçıma. Ve inceldikçe inceldiler. “Bir saç teli daha ne kadar incelebilir?” diye sordukça evren onları daha da incelterek cevap veriyordu soruma. Saçımın dalgası da bozulmuştu. Saç tellerim ben artık bu kafayla yaşayamam deyip bırakıveriyorlardı kendilerini yerçekimin etkisine. Gördükçe onları yerde “Kalan sağlar bizimdir.” diyerek devam ediyordum yoluma. Özgürlükten kaosa dönmüştü durum. Anarşist bir hava vardı artık. Cansızlaşmış, dökülmüş, incelmiş, düzleşmeye meyleden, protest kıvamında, her biri ayrı telden çalan ve bana kendimi güzel hissettirmeyen saçlarım vardı artık. Nereden nereye gelmiştik. Durum daha kaotik bir hal almaya başladığında onları hizaya getirmek için bir profesyonelin makasına başvuruyordum. Kuaförümün maharetli ellerine bırakıyordum onları. Kendimi kötü hissettiğim zamanlarda da saçlarımın kaderi kısalmak oluyordu. Küçükken saçlarım güzel ve sağlıklıyken uzatmama izin verilmediği için intikamını alıyordu belki de benden. Uzamaya başladığı zaman öyle bir hale geliyordu ki tekrar kısaltılmak üzere kuaförümün makasıyla buluşuyordu. Artık saçlarımı uzatamıyorum ve gençken sahip olduğum o güzel saçlarımı çok özlüyorum. Yine de seviyorum onları çünkü saç bir kadının en güzel süsü. Onlar güzelse ben de kendimi güzel hissediyorum.