Lavinya Dergisi

YENİDEN DİRİLECEKSİN...
Mehmet YILDIRIM

Ben zerre koymamışken ağzıma bu meretten, Neden bu kadar sarhoşum şehrinde, Aşkından mı? Yoksa vuslata kavuşmayan bakışlarından mı?

Güneş Yeniden Doğacak ve Biz Yeniden Deneyeceğiz... Doğduğun günü düşün. Bir ikindi vaktine yakın güneşin aydınlığını. Hayata merhaba dediğin o an, aydınlığın anlamını düşün. Pencereden baktığında görebildiğin varlıkları. Ardında geceyi saklayan bu ikindi bilmeyişini düşün. Ağladığın ilk tokatını düşün, yine güldüğün ilk olayı. Ardından geceyi düşün, doğduğun günün gecesini, tek başına bir küvezde yapayalnız bekleyişini düşün. Her şeyden habersiz, biraz korku biraz merakla geçmesini beklediğin zamanı düşün. O gecenin sabahı oldu değil mi? Korkunu aydınlık, merakını annen yendi. Yahut çocukluğunu düşün, 6-7 yaşlarında sokakta oyun oynadığın zamanları. Her şeyden biraz haberdar, her şeyden çokça habersiz. Dünyanın sadece evinin ve sokağının etrafında düşündüğünü bilerek. Öğlen güneşin tam altında, ikindin güneşin çaprazında ama hep aydınlıkta. Korkmadığın güneşin sıcağında doya doya gülümsemek, her şeyden habersiz, her şeye çokça uzak. Akşam ezanını duyduğunda zihninde çalan çanlar, eve dönüş yolunda günün yorgunluğunu düşünüp, ezan bitmeden eve dönme telaşın. Karanlığa bir kez daha yenilişin. Özgürlüğünü kaybettiğini düşünüşün ve geceyi yine kapkaranlık odanda ailenle varlığını bilerek tek başına geçirişin. O gecenin de sabahı olmadı mı? Veya gençliğini düşün, en deli kanlı zamanlarında yanında olmayı en istediklerinle. Okul yıllarının neşesi arkadaşlıklarını, aileden uzak geçirdiğin güneşli aydınlık günlerini. Biraz şanssızsan da aşkla tanışıklığını... Gün yüzündeki kalabalığını düşün, gündüzün telaşında unuttuğun şeyi ne zaman hatırladığını da? Dersler biter, arkadaşların dağılır, güneş batar ve sen yine akşam ezanında evin yolunda günün unutulanlarını düşünürsün. Okuldan evine değil de aile diye dört duvara giren insanları da düşün. Karanlığın çöktüğü gençliğine bazen başkaldırıp karanlıklarla sokaklarda gezmek isteyişini düşün. İzin alamadığın akşamlarda babana isyanını, annene surat asmalarını düşün. Düşün ama bir de izin isteyecek babaları, surat asacak anneleri olmayanları düşün. Gecenin ikisinde odanda hala uykuya dalmamış olma. Gecenin ikisinden sonra karar alınmaz, düşünülmez, bir şeyler yapılmaz. Delikanlılığının üzerine çöken karanlığı düşün, hem de gecenin en karanlık olduğu zamanı düşün. Ardından yine güneş doğmadı mı? Yetişkinliğini ya da ihtiyarlığını düşün demeyeceğim. Sözün kısası, insanın hası makbuldür derler ve ben sana sözün kısasından bahsedeceğim. Gün aydınlığıyla, güneşiyle yanında yoldaş. Gece karanlığıyla, ayıyla sana sırdaş. Gün elbet bitecek gecesiz hayat, hayat değildir. Ve elbet yine gün doğacak, gece gündüze kavuşmaya mahkum. Sen yeniden dirileceksin uykundan, yeniden deneyeceksin dünde ne kaybettiysen. Aşksa daha fazla seveceksin, özlemekse daha fazla özleyeceksin. Hasretse daha çok sabredeceksin. Her özlem hasrete, her hasret eninde sonunda vuslata teslimdir. Ne yaparsan yap ama gönlünün bir yerinde bu hayatı yeniden ve yeniden yenmek için deneyecek, yeniden dirileceksin...