Lavinya Dergisi

SEN...
Gülşen SARIGÖL

"Yazdığın her harf,yazabildiğin her kelam ölümün elinden kurtardığın serçe kuşudur ve serçe telaşlı değilse öldü demektir"...diyerek kalemini kağıtla buluşturmuş milyonlarca insandan sadece bir tanesiyim...

Sen... Yeryüzüne gönderilen insan, Ruhuna üflenmiş bir can, Canına verilmiş bir isim, İsmine yazılmış bir hikaye... Doğmadan başlamış hikayen Gözlerini açmadan biçilmiş rollerin Kelimelerin söz konusu olmuş; Daha duyulmamışken sesin... Gözlerine renk seçilmiş Henüz değmemişken dünyaya... Yok iken nasıl da vâr olmuşsun Var olunca yok sayılacağından bihaber... Bir kordonla bağlanmışsın bir insana Tüm dünyanın orası olduğuna inanmış, Karanlıkta, kan bağıyla yaşamışsın... Görmediğin ışık hayalin olmuş belki Duymadığın ses umudun olmuş... İnsansın ya işte yaşadıkça acıkmışsın Doyurmamaya başlamış seni orası Doyumsuzluk dokunmuş ruhuna Öteleri merak eder olmuşsun... Öteler korkutsa da bir yanını Hiçbir korku bastıramamış merakını, Bulunduğun dünyaya ölmek, Güneşe doğmak olmuş menzilin... Zaman kavramından yoksunken ruhun, Beklemeye başlamış minik bedenin Vuslat bildiğin o günü... Ve günün birinde verdiğin kararla Açmışsın gözlerini bu girdaba Ağlaya ağlaya... Dünyanın oksijeni değmiş beynine Canın yanmış, ama aldırmamışsın Hemencecik alışıvermişsin, Ah insansın ya alışırsın... Yok iken var olduğun yolculuk başlamış Var iken yok olacağın güne doğru... İşte o yolculuk; dünya, minik insan Seni o dünya büyütecek, Kâh düşüre seni kâh kaldıra... Dünyada büyüyeceksin evet Ama ne olur dünya ile büyüme. Dünyada yaşayacaksın evet Ama ne olur dünya için yaşama... Yaşama ki bu dünya için; Olma dünyadan biri, olma bizden biri... Geçip gitme öylece... Geçip giden her şeye rağmen senden biraz kalsın... Senden bir iz kalsın... Yaşama bu dünya için...