Sevmeyi yanlış bilenlerin ütopyasında sıkıştık. Bilinenin aksine sevmek her zaman doğruyu söylemek değildir. Herkesin haklı olduğu dünya bazılarımıza ağır gelebilir. Bazen kaybolduğunuz sularda aydınlatmayacağını bildiğiniz ışıkların varlığı da yeter. Bir kahve kokusu alır götürür
“Zaman geçecek yaşlanacak bütün hayatlar. Naftalin kokacak kitaplar. Ömürler bitecek geriye kalacak zamanda sıkışmış hatıralar. Kaybolan her kişi için ansızın bir yerde lamba yanacak. Işıklarda buluşalım… “
“Bir ip bağlamışlar kaderin beline. Biz kaderi kovalarken karanlıklar gündüzlerin peşinde”
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
DAVETSİZ MİSAFİR
Bir kürede yaşayan düşüncelere sahip oyuncaklarız aslında. Gidebileceğimiz bir yer geçirebileceğimiz uzun vakitlere sahip değiliz. Anlamaya ve inanmaya ihtiyacımız var. İnsan yaşarken varlığından bir haber olduğu dünyanın ölürken mahkûmu olmak istiyor.Bizi değerli yapan şey bilincimiz. Yemek,

ÇİLEKLİ PASTA
Yok saymışız gençliğimizi. Birbirimize yabancı olmuşuz. Hevesimiz kalmamış yaşamaya. Muhtaç olmuşuz biraz heyecana, ufak bir sevince. Eskiden çilekli pasta yerdik seninle, sihirliydi belki de o zamanlar. Lise yıllarımızın en tatlı pastasıydı. Şimdi küflendi raflardaki pastalar. Kaybolduk hayatı

AMELE
(Amele değil işçi, işçi değil emekçi)Şarkılar çalıyor kafamda. Sözleri anımsayamasam da hatırladığım birkaç kelimesi var.Hatırladığım ilk sözler “Amacım var… Ulaşacağım yıldızlara…”Amaç kelimesi ağır geliyor kulağa. Paltolu, kalıplı bir adamın, ıssız bir sokakta,fısıltıyla gelen çığlığı

TELAŞLI İSTANBUL
Telaşlı insanların yeri metrolarCaddelerde yalnızlık varTuristler tarih peşindeDiğerleri kandırma içindeİstanbul‘u bilirsin işteHerkes kendi peşindeKaybolmuş gelecekteTarihi bir kale İstanbulSen yine de dillendirmeHerkes onun peşinde

AMA SEVİYORUM
Seviyorum çiçek sulamayıÇiçekten daha çokArıyorum, bulamıyorumBağırıyorum, duyuramıyorumSeviyorum ama sevmeyi seviyorumBakıyorum ama görmüyorumKorkutuyor ama daha çok heyecanlandırıyorFarklıyız belki herkesin farklı olduğu kadarHüzün, bir sargı bezi oldu bileYaradan beslenen nesil doğduİlk hıçkırığı

SAF KÖTÜLÜKLER
Sandım ki değiştirebilirim dünyalarıÇok uğraşırsam maviliklere ulaşabilirimCanavarlarında bir zamanlar melek olduğuna inandırabilirimBilemedim saf kötülükler varmışBilemedim bazıları şeytan doğarmış…

17 AĞUSTOS 1999 SALI
Bir salı gecesiymiş cellatGecenin bir köründe ayırmışBedenleri ruhtanAğlayan çocukların sesiSabaha soğuk kundaklar bırakmışSaatlerin bedeli ödenmişKorku artık bir masal olmaktan çıkmışVeda edenlere mezarlık kaldıGeride kalanlara yara…

ONUN ÇIĞLIKLARI SUSMUYOR
Eski bir şarkı çalıyor kafamdaHüzünlü bir akşamın sabahı gibiNe olduğunu bilmediğim bir duygu dilimdeBir sızı var kelimelerimdeDönemem eskiyeAffedemem, seni değil kendimi affedememKalbim sana gelirSöz geçiremem Anımsıyorum bu acıyıGeçmişimden değil geleceğimden hatırlıyorumGelemem bileklerim ke