Yakınlık, her zaman açık olmayı beraberinde getirmez. İnsan, en çok iletişim kurduğu kişilere karşı bile aklından geçenlerin en azını söyleyebilir; bu insanın içsel çelişkilerinden yalnızca biridir. Birey, duygusal olarak derin bağ kurduğu kişilerle iletişim hâlindeyken, düşünce
Mesleki yolculuğum süresince verdiğim eğitimlerde, danışanlarımla gerçekleştirdiğim terapilerde ve kriz anlarında sahada aldığım roller aracılığıyla gördüm ki, doğru zamanda doğru kelime, bir insanın kaderini değiştirebilir. Çünkü inanıyorum ki; psikoloji biliminin güncel meselelerle buluştuğu noktada, bireylerin iç dünyasını anlamlandırmalarına katkı sunacak yazılar üretmek, ruh sağlığına dair mitleri sorgulamak, anlayışı ve duygudaşlığı derinleştirmek, bilimsel bilgiyi herkesin erişebileceği bir dile dönüştürmek, toplumda kırılgan görünen seslere tercüman olmak, sessizliğe temas etmek ve acının içindeki anlamı birlikte aramak; yalnızca mesleki bir sorumluluk değil, aynı zamanda etik bir duruş ve toplumsal katkı biçimidir.
İnsanın iç dünyasını anlamak psikolojinin bilimsel misyonudur; o dünyayı ifade edilebilir kılmak ise yazının anlatı gücüdür.
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
HAYATIMIZDAKİ KİRAZ ÇİÇEKLERİ: GEÇİCİ OLANIN KALICI ETKİSİ
Yılın belirli bir döneminde, birkaç günlüğüne açan göz alıcı doğallıktaki kiraz çiçekleri... Özellikle Japon kültüründe “sakura” olarak bilinen bu göz alıcı çiçekler, güzelliğin kısa bir sürede çok yoğun yaşandığı ve benzer bir hızla vedaya dönüştüğü döngünün sembolüdür. Kiraz çi
KENDİNDEN TAŞANLAR: DUYULMA ARZUSU MU, SONSUZ BİR MONOLOG MU?
İletişim, insanların düşünce, duygu, deneyim veya bilgilerini çeşitli ögeler aracılığıyla aktardıkları, karşılıklı etkileşimle şekillenen bir anlam üretme sürecidir. Bu süreç sadece sözel bir aktarım süreci değil; jest, mimik ve diğer sözsüz davranışlar, bağlamsal veriler ve karşılıklı etkileşimlere
UNUTTUĞUM ŞEYLER BENİ HATIRLIYOR: TRAVMANIN HAFIZASI
Bazı anılar vardır ki, unutmuş gibi yaşarız; kimi zaman gerçekten unuttuğumuzu sanırız, kimi zaman ise onları tamamen unuturuz. Oysa unuttuğumuzu sandığımız ya da bilincimizden tamamen silinmiş görünen bu anılar, sandığımız kadar sessiz değildir; farkında olsak da olmasak da bizimle va
HER ŞEY AYNI GİBİ: TEKRARLAYAN GÜNLERİN PSİKOLOJİK ETKİSİ
Sabah aynı alarm sesiyle uyanmak ya da uyanmamak için direnç göstermek… Uyanıp telefon ekranından saate bakmak, mutfağa gidip her gün kullandığımız o tanıdık kahve fincanını elimize almak… Ardından aynı yolu kullanarak arabayla işe gitmek ya da aynı durakta aynı otobüsü beklemek, yüzler
KENDİ GÖLGESİYLE YÜRÜYENLER: ‘İSTEMEM! EKSİK OLSUN!’UN PSİKOLOJİSİ
Edmond Rostand – Cyrano de BergeracLe Bret:Cyrano, seni anlamıyorum.Dostum, neden hep tek başına yürüyorsun?Düşmanların çoğalıyor, dostların azalıyor.Neden bir koruyucu, bir ‘güçlü sırt’ aramıyorsun?Senin yeteneğinle, s
SÜREKLİ BİR ŞEYLERİ BAŞARMAK ZORUNDA MIYIM? - DEĞERSİZLİKLE GELEN HIZ
Bazı insanlar için yaşam, sürekli bir maraton gibi devam eder. Bir bitiş çizgisine varır varmaz diğer hedef için yeniden yola çıkarlar. Hatta bazen bir işi tamamlamadan diğerine başlar, kimi zaman da biten her proje yerini daha büyük ve daha iddialı bir hedefe bırakır. Kısa molalar yaln
BÜYÜRKEN KAYBOLAN PARÇALAR: KÜÇÜKKEN BÜYÜK OLAN ŞEYLER NEDEN KÜÇÜLDÜ?
Çocukken gözümüze büyük gelen şeylerin, büyüdükçe nasıl küçüldüğünü hiç fark ettiniz mi? Bir balonun ipini kaçırmamak için sokak boyunca koşarken hissettiğimiz telaş, bugün kargoyla gelen büyük bir paketin yırtılması kadar bile heyecan yaratmıyor. Zaman, yalnızca bedenimizi büyütmekle kalmıyor; haya
KAYIP VE YAS: YOKLUĞUN VARLIĞA ETKİSİ
İnsan hayatında bazı anlar var oluşun temel dengesini sarsabilir. Kayıp da bu temel dengenin sarsılmasına neden olan unsurlardan biridir. Kayıp, genellikle bir eşya ya da maddi olarak bir değerin yok olması olarak bilinmektedir. Eşya ya da maddi kayıplar tarafımızca yenileriyle doldurul
ŞEHRİN KALABALIĞINDA KENDİNİ KAYBETMEK: MODERN YALNIZLIĞIN PSİKOLOJİSİ
Yalnızlık, sadece bir yerde tek başına bulunma hâlinden ibaret değildir; çoğunlukla çok daha derinde, insanın sosyal bağlarında arzu ettiği derinlik, samimiyet ve anlamı bulamamasıyla ilgilidir. Bu nedenle yalnızlık için, fiziksel bir durumdan ziyade duygusal bir deneyimdir diyebiliriz.
ONSUZ YAPAMAMAK DEĞİL, KENDİNLE KALAMAMAK: BAĞIMLI İLİŞKİLER ÜZERİNE
Klinik pratiğimde romantik ilişkiler üzerine çalışırken en sık gözlemlediğim yanılgılardan biri, yakınlığın bağımlılık; bağlılığın ise kendinden vazgeçmek gibi algılanmasıdır. Pek çok danışan, ilişkiyi sürdürebilmek için kendi sınırlarını geri çekmesi, duygusal ihtiyaçlarını ertelemesi

